24 Haziran 2012 Pazar

Pazartesi siniri

Geçen pazartesiden kalan ve hiç eksilmeyen bir sinir bu. Öyle ki pazartesi şarkısını hiç sevmediğim halde İsmaik YK'dan Allah belanı versin olarak seçebilirim. YHT seferleri Büyükşehir Belediyesi'nin Marşandiz köprüsünü yıkıp yeniden inşa edecek olması nedeniyle Sincan'da başlayıp Sincan'da bitiyor. 1 saat 10-bilemedin 20 dakikada Eskişehir'den Sincan'a gelip sonra 45 dakikada gara ulaşıyoruz. Tam bir rezillik, bilahare biraz daha sakinleşip yazarım, sabah ilk trene binmek zorundayım, sonra yazayım.

16 Haziran 2012 Cumartesi

Habertürk'ü Kınıyorum

Çok sinirliydim, biraz sakinleşmeyi bekledim bu yazı için. Geçen hafta Eskişehir'de profesör anne babasını öldürüp intihar eden mimar hakkındaki haberleri görmüşsünüzdür. Ben tanımıyorum, bir kez yolda karşılaşmışız sadece ama kendisi kocamın liseden sınıf arkadaşıymış. "Çok iyi bir çocuktu ama sorunları vardı" dedi. Maalesef şizofrenmiş ve sürekli ilaç kullanıyormuş, olaydan 2 gün önce babasını arayıp "ilaçları bırakıyorum artık ne olacaksa olsun" demiş. 20 yıl kadar ilaç kullanmak insanın gerçekten de canına yetiyor olmalı. Sonuçta olanları biliyorsunuz. Keşke olmasaydı, keşke ne kendi canına ne ana-babasınınkine kıymasaydı, keşke pompalı tüfek satın almak ülkemizde bu kadar kolay olmasaydı. Keşkelerle yaşanmıyor elbet ama keşke haberciler işlerini yaparken biraz empati kurabilseler. Habertürk'ün manşetinde "hayırsız evlat" kelimelerini görünce nevrim döndü. Hayırsız evlat hiç sorunu olmadan, sadece içindeki kötülük nedeniyle ana babasına fenalık yapan, ne bileyim döven, ellerinden parasını alan, kumarda vs. yiyen, ana babasını doğurduğuna pişman eden evlatlara denmeli bence. Burada ise tıbbi bir rahatsızlık sözkonusu. Kocamın dediğine göre o kadar iyi bir insanmış ki inanmazsınız. Şizofreni çok korkunç bir mental hastalık, Allah hepimizin akıl sağlığını korusun. Umarım o haberi yazanlar benzer bir manşete kendileri konu olmazlar.

12 Haziran 2012 Salı

Flüge damlacıkları

Bir zaman önce flüge damlacıklarıyla ilgili birşey yazmıştım (okumak isteyenler için aynen burada). Bu sabah arka arkaya hapşururken aklıma yine o damlacıklar geldi. Döndüm yazıya baktım fotoğraf koymamışım, fotoğrafsız ne anlamı kaldı ki yazının o zaman? İşte şimdi de o fotoğrafı ekliyorum. Halk sağlığı kitabımızdaki o meşhur fotoğraf. Bunu gördükten sonra etrafa hapşuranlara ıyyy demeden bakabilecek misiniz?

11 Haziran 2012 Pazartesi

Hastayız - Pazartesi şarkısı - 19

Cumadan beri hastayız. Geçen hafta kızım diş çıkardığı için ateşliydi, ateş sonrasında döküntüleri oldu, doktora koştuk, dişten sonra olan 6. hastalık denen birşeymiş geçirdiği. İlaçlarla pazartesiye kadar toparlamıştı bile. Ama olmaları gereken 18. ay aşısını yaptıramadık ateşi olduğu için. Bu hafta ise oğlumun burnu akmaya başladı, 1 gün sonra da kızıma bulaştı. Babamız zaten hastaydı, evde sağlam kalan bir ben vardım anlayacağınız. Miniklerin hasta olması çok kötü oluyor, akan burunlar, nefes alamadığı için sürekli uyamıp ağlamalar, ateşin çıkması. Keşke onların yerine ben hasta olsam da onlar hep iyi olsalar. Geçen sene de atlatmıştık, yine geçecek biliyorum ama insan üzülüyor işte. Kızımın iştahı azaldı, oğlum kahvaltı sonrası yedirdiğimi kusuyor, çaresiz biberon maması vermek zorunda kaldım, onu kusmuyor en azından.

Sonuç olarak haftasonu bilançosu: Hala çıkamayan dişler, burnu akan iki çocuk, önceden hasta olan baba, uykusuz geceler ve burnu akmaya, başı ağrımaya başlayan anne. Çocuklar iyileşsin yeter ki, ben nasıl olsa toparlarım.

Bu haftaki pazartesi şarkımız biraz yavaş bir şarkı olsun, zaten ne kafam alıyor ne de dinleyecek enerjim var. Sınav kağıtlarını okurken uyuyakalmasam bari :)


Bu günkü şarkımız çok sevdiğim slow bir şarkı. Phil Collins söylüyor - Against all odds (Aynı adlı filmin soundtrack albümünden.


Bu arada CNBC-e Music and Lyrics filmini yayınlayacakmış (galiba gelecek Salı). Çok tatlı bir romantik komedi, iki hafta önce ondan bir şarkı paylaşmıştım galiba, vaktiniz varsa izleyin bence.

4 Haziran 2012 Pazartesi

Pazartesi şarkısı - 18 (Gerçek olamayacak kadar güzeldi)

Yine gecikmeli bir pazartesi şarkısındayız. Gecikme olmaması zaten bana göre değildi, benim normalim de bu demek ki.

Dersler bitti ama sınavlar, kağıt okumalar başladı. Şunları da halledeyim yaşgünü kutlamalarım, çocukların son halleri vs. gümbür gümbür geliyorum (ya da kendimi kandırıyorum :)   )

Bu günkü şarkımız İtalyanca. Nek söylüyor - Ce una regola c'e (Oda arkadaşıma sayısız kez ne demek olduğunu sorup hepsinde de unuttum, size yazamayacağım kusura bakmayın. Ama İtalyanca bilenler yazabilirse çok sevinirim)