28 Mart 2013 Perşembe

Şarkı - 43

Perşembe olunca artık utanıp Pazartesi şarkısı yazamadım. Bir ben mi yoğunum, diğer blog yazarları nasıl kuruyor dengeyi bilmiyorum ama bu aralar feci durumdayım. İşlerin, angaryaların biri bitmeden diğeri çıkıp geliyor, yoruldum artık.

Moby, enerji ver bana - Lift me up


20 Mart 2013 Çarşamba

Pazartesi şarkısı - 42

Ohoooo, yine çarşamba olmuş bile. Bu aralar yine hiçbir şeye yetişememeye başladım. Şubat sonu gibi bir proje başvurusu yapmam gerekiyordu. Yumurta ve kapı meselesi, son 3 gün kalaya kadar başka işlerden vakit bulamadım. Nasıl olsa 2 hafta uzatırlar süreyi, Şubat 28 gün bu yıl diye kendimi avutuyordum. 1 hafta uzattılar gerçekten de. İşte o bir hafta vampirlere karıştım diyebilirim. Eve gel, yemek ye, ortalığı toparla, çocuklarla ilgilen, uyut, sen de birazcık sız, gecenin bir yarısı kalk sabaha kadar çalış, fakülteye git derslere gir, ekstra işlerle uğraş derken feci yorulduğum, bunaldığım bir hafta oldu. Sonuçta başvuruyu yetiştirdik. Kendi projem olsa lanet olsun, öbür döneme kalsın diyeceğim ama yüksek lisans öğrencimin projesi. Başvuru yapamamam demek kızcağızın çalışmalarının bir miktar sekteye uğraması demek. Bu sorumluluk da olunca daha fazla bunaldım açıkçası. Ben yüksek lisans ve doktora eğitimim boyunca arazi çalışmalarının çoğunu cepten karşıladım, aynı şey öğrencime de olmasın diye kendimi paraladım. Bakalım başvurumuz olumlu değerlendirilecek mi.

Şu klasik yumurta-kapı durumundan kurtulmam lazım ama bir türlü yetişemiyorum işte, bu aralar hep geriden geliyorum yine. (Neyse ki benim gibi 4 arkadaşım daha aynı şekilde son güne bırakmıştı, böyle diyerek kendimi kandırıyorum işte.)

Bu haftaki şarkımız yine HIM'den gelsin. Çok sevdiğim bir diğer şarkıları - The Sacrament (Youtube nedense klibi vermiyor, bu görüntü ve şarkıyla idare edeceğiz maalesef)

Haydi ben çalışmaya devam edeyim artık.





12 Mart 2013 Salı

Fazla ara vermeden önemli haberi bildireyim

Dün dediğim gibi, bizim için önemli bir haber aslında, sizin için elbette bir önemi olmayacaktır. İşte haberim bu:


Oğlum aylar öncesinde bırakmıştı emziği ama kızım hala vazgeçmemişti. Özellikle uyurken mutlaka emziği ağzında olsun istiyordu. Nasıl bırakır acaba, daha uzamasa keşke derken 3 gün önce çat diye bırakıverdi. 

Evde renk renk emzik bulundururuz, birisi kaybolur veya oğlan kızın ağzından alıp "emzik kaka" diye bir yerlere fırlatır da bulamazsak diye en az 2 yedeğimiz vardır. Ama kızım içlerinden en çok turuncu olanı sever. Geçenlerde iyice parçalamış emziği. Kocamla annem de ben Kıbrıs'ta dersteyken "başka emzik kalmamış, bu iyice kötü olunca atalım, olur mu" diye sormuşlar kızıma. O da atacağına söz vermiş. Gerçekten de cuma günü" atalım artık bunu, iyice parçalanmış" dediğimizde ağzından çıkarıp geri dönüşüm torbasına atıverdi. (Evet çocuklarım normal çöp ve geri dönüştürülecek çöp farkını biliyor gibiler). Biz tabii nolur nolmaz diye o görmeden torbadan aldık ama sakladık görmesin diye. Sen böyle daha güzel oldun, kocaman oldun diye de gaza getirdik minik meleğimizi. Ama gece olunca iş değişti. Uyumak için odalarına girdiğimizde meme diye tutturdu yavrum. Ağlaya ağlaya içimi parçaladı ama vermedim. Verseydim bir daha bırakamayacaktı, ağlamasına göz yumdum, duymamaya çalıştım. Bir süre sonra da uyudu garibim emziksiz olarak. 

Gece bir ara kalktığında "meme bitti" dedi pişman olmuş bir sesle. Ama bir daha da asla ağlamadı. Hala öğlen uykusuna falan yatarken "meme bitti" diyor biz de "bitti, evet" diyerek alkışlıyoruz kızımızı.

Bir devir daha sona erdi bizim için. Darısı bezlere bay bay demeye :)


11 Mart 2013 Pazartesi

Pazartesi şarkısı - 41

Fazlasıyla yoğun geçen 1-2 hafta sonrasında nihayet biraz ferahladım. Ama işler biter mi? Bitmez. Yenileri aynen başladı. Ama bu sefer vampirlerin arasına fazla karışmama gerekmeyecek sanırım. Bir ara biriken yazıları da yazacağım. Önemli haberlerim de var (bizim için, sizin için olmayabilir :) ).


Derse gitmem lazım, şimdilik kısacık şarkımı girip kaçayım müsaadenizle.

HIM'den geliyor bugünkü şarkımız. kendilerine bayılırım, pek çok kişi için HIM In Joy and Sorrow'dur, benim içinse Poison Girl. En sevdiğim şarkılarıdır, üstüne kaç albüm çıkardılar, halen favorim budur. Ancak konser kaydı var kusura bakmayın.


4 Mart 2013 Pazartesi

Pazartesi şarkısı - 40

Evet pazartesi şarkısı takipçileri (yani 4 kişi :)   ), bu haftaki şarkımız geliyor. Hafta içi müzik dinlerken "hah şunu haftaya pazartesi şarkısı yapayım" diyorum ama pazartesi olunca unutuyorum. Bu ara o kadar yoğunum ki hatırlayacak kafa kalmıyor anlayacağınız.

Dersler  feci şekilde başladı, Kıbrıs yine var, bunlar rutin işler. Yumurta ve kapı meselesi kapsamında bir proje başvurusu yetiştirmek zorundayım. Kocam da ayrıca bir proje veriyordu, bitirdi rahatladı, darısı bana umarım. Bunu da yetiştirirsem geceleri vampir modundan çıkıp insan evladı halime dönebilirim.

Şarkımız yine eskilerden, Motley Crue'dan - Too Young to Fall in Love

(Eski kliplerin bu kadar saçma olması süper birşey bence. Bir de rock yıldızları keşke yine böyle dolansa, ne güzel renkli kişilikler. Bon Jovi bile iyice aile babasına bağladı (adamın dört çocuğu var, ondan da olabilir tabii :)  )


1 Mart 2013 Cuma

Bahar geldi gibi

Dün akşam trenden inince nasıl üşüdüm anlatamam. Kar-yağmur arası birşey yağıyordu. Havalar ısınıyor diye  atkımı beremi ve eldivenlerimi evde bırakmıştım ama nasıl pişman oldum anlatamam. Özellikle ellerim feci halde dondu.

O havadan sonra bugünkü havayı ise hiç beklemiyordum. Resmen ilkbahar gelmiş. Tren gara girerken kenarda bir de tomurcuk içinde badem görünce iyice kanaat getirdim buna.

İlkbahar güzelliklerle, iyi haberlerle gelsin hepimize :)