30 Ağustos 2011 Salı

Tatlım

Maalesef minik meleğimde idrar yolu enfeksiyonu çıktı. Allah çaresiz dert vermesin, antibiyotik içerek inşallah atlatacağız ama minicik bebeğimin bu yaşta (daha 1 yaşı bile dolmadan) antibiyotik içmeye başlaması hiç hoşuma gitmiyor. Kendisi de antibiyotik içmekten hoşlanmayan ve mümkün mertebe kaçınan eczacı bir anne olarak bebeğime içirdikçe içim bir tuhaf oluyor ama içirmek zorunda olduğumu da biliyorum. Böyle zamanlarda yine de şükretmeye çalışıyorum halimize. Daha küçükken, hatta onu bırak anne karnında bile ameliyat olmak zorunda kalan bebekleri düşünüyorum, bizimki onlarınkinin yanında dert, hastalık bile sayılmaz belki ama herkesin derdi kendine, yine de içim buruluyor hafiften.

Toplam 10 gün ilaç içip 5 gün ara verecek ve 5. gün tekrar idrar kültürü vereceğiz. Umarım enfeksiyon tekrarlamaz.

Geç de olsa hepinizin 30 Ağustos Zafer Bayramını ve bu yıl 30 Ağustos'a denk gelerek çifte bayram kutlamamıza neden olan Ramazan Bayramınızı kutlarım.

Camlardan bayraklarımız, şekerliklerimizden şekerlerimiz, çikolatalarımız eksik olmasın :)

27 Ağustos 2011 Cumartesi

Miniklerimin kontrolü

Dün doktor kontrollerimiz vardı. Oğlumuzda birşey çıkmadı çok şükür ama kızımızda hafif bir üst solunum yolu enfeksiyonu varmış. İştahı biraz azaldı dediğimizde ve dişten olabilir diye şüphelendiğimizi söylediğimizde doktorumuz idrar yolu enfeksiyonu olup olmadığına da bakalım dedi. Daha önce de bakılmıştı, birşey çıkmamıştı. Umarım bu sefer de çıkmayacak. Ama bir de rengi çok soluk, kansızlık var mı bir bakalım dedi doktorumuz. Normalde bebeklerde bir sorun yoksa 12. ayda kan sayımı yapılmasını istermiş ama kızımız soluk olunca şimdi yapalım dedi. Hep beyaz tenli bir bebek oldu Belit, umarım kansızlık çıkmaz. "Gerçi kansızlık da, ÜSYE de kolayca tedavi edilecek şeyler, idrar yolu enfeksiyonu çok zor" dedi. Daha önce muayeneye gittiğimizde bebeklerimi soyarken sonuç göstermeye gelen bir hasta vardı. Kız bebeğinde idrar yolu enfeksiyonu çıkmış. "Bezden kurtulana kadar devam eder demişti" doktorumuz. Bezi bırakmamıza daha çok var, umarım yine sağlıklıdır kızım.

Kansızlık kolay tedavi edilse de kan alma işi beni düşündürüyor. Doğumdan sonra ellerine serum için iğne takıldığında da içim bir tuhaf olmuştu, şimdi nasıl kan alacaklar, bebeğimin canı yanacak mı, ağlar mı kuşum diye düşünüp duruyorum. Sağlığı için gerekli olduğunu biliyorum ama anne yüreği işte.

Oğlumuz için de sünnet günü aldık bayram sonrasında. "Tam zamanı "dedi doktorumuz. Bebeğim hem ileride travma yaşamadan kolayca atlatacak, hem de idrar yolu kanalı dar olduğu için ileride sıkıntı çekmeyecek. Hem de lokal anesteziyle hallolacak. Doğum sonrası yoğun bakımda yatarken ameliyat geçirmiş sandığım bir çocuk vardı ahlayıp oflayan. Annesi de yanında bekliyordu. Ben büyük bir ameliyat geçirdi de genel anestezi verdiler sanırken meğer sünnet olmuş yavru. Sonra 3-4 çocuk daha gelmişti aynı şekilde. Ağlayanlar, sızlayanlar, annesini isteyenler. "Benim bebeğim böyle genel anesteziyle olmamalı" demiştim. İnşallah hop diye kurtulacak oğlum.

Anlayacağınız bu aralar hastaneye sık sık gidip geleceğiz. Herşey hallolur, yeter ki çaresiz dert vermesin Allah.

24 Ağustos 2011 Çarşamba

Unuttuklarım ve yeni başlangıçlar

Hamileliğimden bu yana pek çok şeyi unuttum. Daha doğrusu yapmaya fırsat bulamadım diyeyim. Mesela:

- Önce ellerime oje sürmeyi unuttum.

- Sonra uzun tırnağın nasıl birşey olduğunu unuttum.

- Makyaj yapmanın, makyajla görünmenin nasıl birşey olduğunu unuttum.

- Saç fönlemenin, saç yapmanın nasıl birşey olduğunu unuttum. Bırak saç yapmayı, miniklerim saç çekme evresinde olduğu için saçlarımı açık tutmanın nasıl birşey olduğunu bile unuttum.

- Bunu da bırakın, saç kestirmeyi bile unuttum. Normalde 1-1.5 ayda bir uçlarından aldıran ben en son ne zaman kestirdim unuttum.

Ama tüm bu unuttuklarıma karşılık miniklerimle dolu dolu 9.5 ay geçirdim. Sabah kalktıklarında gülen minik yüzlerini görmek (ağlayıp bağırırken pek olmuyor ama), uykuya daldıklarında yatağa yatırmak için kucağıma aldığımda boynuma sarılıp kafalarını omzuma koymaları, beni veya babalarını gördüklerinde ellerini kollarını sallayıp sevgi gösterisinde bulunmaları vs. tüm bu bakımsızlığa değer.

Ama sayılı gün çabuk geçer derler ya, benim de iznim bitmek üzere. Aslında iznim 1 yıla kadar devam edebilir ama Eylül'de yeni dönem başlıyor ve benim fakülteye dönmem lazım. Bu yüzden 1 yılımızın dolmasını bekleyemeyeceğim. 15-20 gün sonra işe başlamam lazım. Bakalım nasıl alışacağız. Şimdiye kadar evime haftasonları gelip gidiyordum, o zamanlar beni evime, kocama getiren hızlı tren artık her sabah ayırdığı bebeklerime kavuşturacak. Bakalım nasıl adapte olacağız bu sürece.

18 Ağustos 2011 Perşembe

Yazacağım ama...

Hazır fırsat bulmuşken yaz tatilimizi, bebek odası hazırlığımızı yazacak, neşeli resimler koyacaktım ama olmadı. Dünkü şehit haberlerinden sonra içimden gelmiyor şu anda. Ben mutluluğumuzu satırlara dökerken, bebeklerimin odasında neler yaptığından zevkle bahsederken bir yerlerde birçok acılı anne-baba yavrularının arkasından gözyaşı döküyor olacak çünkü. Hayat devam ediyor diyebilirsiniz belki ama o evlerde hayat durdu. Bizimki de biraz duraklasa, şehitlerimizi unutmasak çok mu olur?

Söz biteli, kemik kırılalı çok oldu :(

Nur içinde yatsınlar.

16 Ağustos 2011 Salı

İşler bitti

Nihayet işleri bitirdik gibi. Ev hop oturdu hop kalktı, tamamen elden geçti. Bir de kira olmayıp bizim olsaydı neler yapardık kimbilir. 2 odamız tamamen bambaşka odalar haline geldi. Yıllarca oturma odası olan yeni bebek odamız bana sanki hep bebek odasıymış gibi geliyor şimdi de. Fotoğraf çekip göstermek için çocuklarımın stickerlarının da gelmesini bekledim, artık çekebilirim. Ama o da bir sonraki postta olsun artık, birazcık dinleneyim :)

1 Ağustos 2011 Pazartesi

Döndük ama çok yoğunuz

Geçen cuma günü tatilden döndük. Peki nerede tatil yazısı, resimleri, havadisleri? Bebekler denizi sevdi mi? Ne yaptılar ne ettiler hepsini yazacağım ama bu aralar çok yoğunuz. Bebeklerimizin odasını düzenliyoruz. Herkesin hamile kalınca yaptığını biz bebeklerimiz neredeyse 9 aylık olunca yapıyoruz, biraz geç belki ama bence tam zamanında. Hamilelik boyunca Eskişehir'de olsam belki yapabilirdik ama ilk 3 ay evime hiç gelememiş, sonra da eskisi gibi sadece haftasonları gelip gitmiştim. Doğum öncesi iznimde ise fırsat bulamamıştık.


Aslında fırsat bulmaktan ziyade gözümüz kesmedi diyelim. Çünkü bebek odası hazırlamak eğer boş bir odanız varsa kolay, zaten kurulu bir düzeniniz varsa bozup oda hazırlamak o kadar da kolay değil. Evimiz 3+1 ama çok eşyamız ve yayıntımız var açıkçası. Zaman zaman toparlanıp onu bunu atsak da nedense yayıntımız azalmıyor. Evin biraz kullanışsız olduğundan bahsetmiştim sanıyorum (L salon, 12 metre koridor, gereksizce büyük bir banyo vs. vs.). Bu da ayrı bir mesele tabii.

Bebek odası hazırlamak için en uygun odamız oturma odamız. Sabah güneş alan, salon ve mutfağın ortasında olduğu için de mufaktan sonra evin en sıcak yeri kendisi. Bu zamana kadar hem oturma odası hem de misafir odası görevi gördüğü için bozmak zor oldu ama artık zamanı geldi. Önce bebeklerimizin yataklarını ve dolaplarını sipariş ettik. Tepe Mobilya'dan büyüyebilen yataklardan aldık. Eğer bebeklerim büyüyünce sıkılmazlar tüm ergenlik dönemlerinde bile kullanabilecekleri kocaman bir yatakları oldu şu anda. İşte yatak bu:


Resimde küçük gözüküyor, koskoca mağazada olunca öyle tabii, evde kocaman duracaklar. Bu da yandan görünüşü. İleride komodin olarak kullanabileceğimiz çekmece ve dolapları var:



Soldaki kapak yatağa ait. Bu fotoyu aslında şifonyer için çekmiştik ancak odaya sığmayacağını anlayınca almaktan vazgeçtik. Belki ileride. (Odadaki koltuğu dışarı attığımızda).


Dolap için ise bebek odası takımı dolaplarına hiç bakmadık. Küçücük oluyorlar, ileride kullanılamıyorlar. Ayrıca bir tane de yetmeyecekti bize, 2 tane almak gerekecekti. Onun yerine normal bir yatak odası gardrobu aldık. Kapıların açılma derdi olmasın diye sürgülü olsun istedik. İstediğimiz modeli boydan boya aynayla kaplanmış halde görünce bayıldık. Böylece oda daha geniş görünür diye işte şu modeli aldık (Bu da mağazada küçük görünüyor, odaya yerleştirince fotoğraf çekerim, boyutları daha iyi anlaşılabilir):


Çarşamba günü gelecekler. Bu arada kocamla yapmakta olduklarımız ve yapacaklarımız:

1- Oturma odasındaki eşyaların çoğu boşaltılacak, televizyon salona, oradaki televizyon yatak odasına aktarılacak, bir televizyona yer bulunacak (banyo?).

2- Oturma odası boyanacak (kocam şu anda 3. katı atıyor duvarlara).

3- Çalışma odası elden geçecek, çıkan eşyalar buraya konuşlandırılacak, duvarlardaki raf sistemi sökülecek, tekrar düzenlenecek, boya yapılacak. (Önce beyaz astar atılacak, sonra da aldığımız boya).

4- Yatak odası park yatak çıkınca eski haline getirilecek, hazır elimiz değmişken buraya da beyaz astar uygulanıp başka bir renge boyanacak.

5- Koltuklar, halılar silinecek, ev toparlanacak.


Daha bir sürü şey çıkar yapılacak. Bu arada bebeklerimizi babaannemize götürüyoruz, akşam üstü geri getiriyoruz. İki koldan hızla çalışıp işleri bitirmeye çalışıyoruz. Haftaya kocamın izni bitecek çünkü. Hatta işleri erken bitirip Harry Potter hala oynuyorken 3 boyutlu olarak izlemeye gitmeyi de düşünüyoruz ama bakalım olacak mı.


Bir süre daha yazamayabilirim, gördüğünüz gibi bahanem oldukça kuvvetli.