29 Mart 2011 Salı

Cumartesi gezisi

Geçenlerde ablam (görümcem) kendi çocuğu için yıllar önce aldıkları ancak kullanamadıkları kanguruyu verdi bize. Kanguru çok pratik olsa da bazı bebeklerin pek hoşlanmadığını okumuştum bir yerlerde. Bir deneyelim bakalım ne olacak dedik. Bizim oğlan bayıldı. Babasıyla evin içinde saatlerce o halde dolaştılar, aynalara bakılıp kahkalar atıldı. Kızımızı da koyduk sonra içine, oğlan kadar tezahürat yapmasa da kenarını yalamaya çalışarak sevdiğini göstermiş oldu. Perşembe günü doktor kontrolümüze giderken kanguruyu da aldık yanımıza. Amacım hastanenin yakınındaki alışveriş merkezine gidip kendime bir kot pantalon almaktı. Kanguruyla gezeriz diye düşündük. (Bu aralar bebekleri teker teker farklı tarihlerde kontrole götürüyoruz, gayet rahat oluyor, artık içim ilk seferkindeki gibi de burulmuyor). Artık hamilelik pantalonlarımın iyice üstümden döküldüğü, eski kotlarımın ise göbek nedeniyle kapanmadığı bir dönemde olduğum için yeni bir pantalon almak zorunlu hale gelmişti. Kızımını kanguruya oturrttuk, ben mağazada pantalon denerken babasının kucağında uyumuştu bile yavrum. Alışverişimizi yaptık, hatta madem çok sevdiler, gelmişken bir tane daha alalım dedik bir kanguru daha aldık. Haftasonu havalar güzel olursa biraz dışarı çıkarız diye konuşarak eve geldik. Cumartesi hava çok güzeldi. Planımızı uygulamaya koyduk. Bebeklerimiz uykularını aldılar, yemeklerini yedirdik, altlarını temizledik, sıkıca giydirdik, kangurulara oturttuk ve kendimizi önce karşıdaki parka attık, sonra da şöyle bir dolaştık. Güneşten rahatsız olup gözlerini kısmaları haricinde sıkıntıları olmadı. Kucağımızda birer çocukla biz de çocuklar gibi şendik. Yoldan geçenler ikiz görmeye alışık olmayınca bize bakıp durdular, bebeğini arabayla gezdirmeye çıkan anneler durdurup kolay gelsin dediler, görmemiş ebeveynler olarak birbirimizin fotoğrafını çektik. 45 dakika kadar dolanıp eve döndük. Çocuklarım da vitamin karışımında aldıkları D vitaminini ilk defa direkt olarak güneşten almış oldular. Darısı haftaya umarım. :)

28 Mart 2011 Pazartesi

Oynamayın şu saatlerle

Yine saatlerle oynadılar. Bir daha olmayacak dediler, yine yaptılar. Ne kadar tasarruf ediliyor, ne karımız oluyor anlamıyorum. Bir gün de deseler ki, "kardeşim karımız-zararımız şu, o yüzden saatlerle oynayıp duruyoruz". Dediler de ben mi kaçırdım yoksa? Oynamayın kardeşim, 1 günlük tasarruf olacak diye milyonlarca insanın iç dengesini bozmanın ne anlamı var? O tasarrufu yapmanın başka yollarını bulalım. Haydi biz alışırız, adapte oluruz kısa sürede, peki ben bebeklerime nasıl anlatacağım bu durumu? "Doktor randevumuz sabah erkenden ama saatleri ileri aldığımız için siz bir saat az uyuyacaksınız" desem anlar mı onlar? Sonrasındaki huysuzluğu, uyumamak için direnmeyi vs. nasıl aşacağım? Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı yetkilileri mi gelip uyutacak bebeklerimi. Yapmayın kardeşim ya, oynamayın şu saatlerle. Haydi ben kendi açımdan düşünen bencil biriyim, kabul. Ama yukarıdaki karikatürü ararken (telif hakkı nedeniyle sonradan kaldırdım sanatçıya ayıp olmasın diye) gördüğüm yazılara ne diyeceksiniz? Özellikle saatlerin ileri alındığı günün ertesinde araba kazalarının arttığından bahsediyorlar, rakamlar veriyorlar, daha pek çok örnek vs. Yapmayın kardeşim ya, iç saatimiz alt üst oldu yine.

25 Mart 2011 Cuma

Özel bölüm

Hani dizilerde o haftaki bölümü çekemediklerinde veya karşısında milli maç falan olduğunda özel bölüm adı altında eski bölümlerden bir derleme sunuyorlar ya, bloglarda da böyle olsa ne güzel olurdu. Mesela ne zamandır girip yazmak istiyorum ama ya fırsatım olmuyor ya da fırsat bulduğumda hala tam kaldırılamayan yasak yüzünden bloguma giriş yapamıyorum. İşte böyle zamanlarda blogspot önceki yazılardan rastgele olarak otomatik bir blog postu hazırlayıp yayınlasa fena olmaz mı? :)

19 Mart 2011 Cumartesi

Dönüşüm muhteşem olacak

Bloglarımıza döndük galiba, daha doğrusu bloglarımız bize geri döndü. Bu seferki uzun ömürlü olur umarım. Bloglar geri döndüğüne göre bir geri dönüş de ben patlatayım bari. 67 kilo ile başladığım hamilelik maceramı 82 kilo ile bitirmiştim. İkiz gebelik için gayet iyi bir rakam. Doğumdan hemen sonra 10 kilosu şak diye gitmiş, aralarda 70 küsürleri bile görmüştüm. Karnım sanki içeride bir bebek unutulmuş gibi şişti gerçi, hala da şişlik var (eskisi kadar olmasa da) ve kilom biraz daha artıp 73'e dayandı. Emzirmek kalori kaybettiriyor ama ben oğlumu emziremiyorum, kızım da sadece gece emiyor, gündüz çok denedim, suratıma bakıp gülüyor tatlı kızım. Emziremedim, sütüm azaldı. Pompam bozuldu sağamadım, sütüm azaldı. En önemlisi de su içemedim sütüm azaldı. Oysa ne hayallerim vardı, neyse.

Şimdi amacım süt üretimimi artırmak. Still Tee, tahin, malt içeceği, ayva hoşafı, bilimum şey deniyorum ama en önemli bileşen olan su olmayınca olmuyor. Su içmeyi artırmalı ve kilo vermeliyim. Hamilelik boyunca ağrımayan dizim ve belim (biraz oldu ama o kadar sayılmaz) bugünlerde kendilerini hissettirmeye başladılar.

O zaman eski kotlara, giysilere, ağrısız diz ve bele geri dönmeli, bebeklere de süt vermeli :)

15 Mart 2011 Salı

Hahhaytttttt, kapattılar açtılar, bunu hep yaptılar

Bloglar açılmış oh ne ala. Açıldı sevindik ama böyle bir sevince ne gerek vardı ki? 5 blog yüzünden binlerce blogu kapatmak, kapattırmak hangi akla mantığa sığar sorarım size. (daha doğrusu kaparanlara). Daha önce de oldu, yine olacak. Yine aynı şeyleri yazıp çizecek başka yerlere taşınma hesapları yapacağız. O 5 blog başka bir yerden devam edecekler maç yayınlamaya, farkedilince blogspotu yine kapatacaklar, falan da filan. İçim sıkıldı düşününce ama neyse, o zaman kadarbloglarımızın tadını çıkaralım bari :)

8 Mart 2011 Salı

Hala bitmeyen sinir bozucu bekleyiş, bebeklerim ve kadınlar günü

Bloglarımız hala kapalı. İnat ettim, ne WP'e gidiyorum ne de DNS ayarlarımı değiştiriyorum. Blogum bazen açılmıyor, bazen sadece giriş yap kısmı açılmıyor, bazen de şimdi olduğu gibi tamamen açık. Anlamadım ben bu işi. Ben girebilsem de okuduğum bloglar giremedik, yazamadıktan sonra ne anladım ki bundan? Herkes nasıl, neler yazıyorlar diye merak etmiyor değilim ama dedim ya WP'e blog okumak için bile gitmek istemiyorum. Neden bu duruma düşürdüler bizi, sorun sadece Digiturk yayını mı yoksa başka şeyler de mi var diye düşünüyor insan.

Neyse.

Bebeklerim artık kocaman oldular, tam 4 aylık olacaklar yarın. Kendileriyle birlikte el becerileri de gelişmeye başladı. Artık emziklerinin halkasını parmaklarına takıp çıkarıp çıkarıp takıyorlar. Kızım daha becerikli bu açıdan, herhalde emziği daha çok taktığı içindir. Oğlum konuşmasını engellediği için pek sevmiyor. Birşeyler anlatıp duruyor sürekli :)

Bu vesileyle bloglara giren giremeyen tüm kadınların 8 Mart kadınlar gününü kutluyorum. Artık kadına şiddet görüntülerinin ve önleme kampanyalarının olmadığı kadınlar günü kutlamaları istiyorum. Ancak çok uzun bir süre (belki de hiç) böyle birşey olmayacağını biliyorum. Herşeyde olduğu gibi bunda da işin sırrı eğitim. Oğullarımızı iyi yetiştirelim, çocuklarımıza iyi eğitim verelim ki şiddet olmasın hayatlarında ve sonuç olarak bizim hayatımızda.

5 Mart 2011 Cumartesi

Yeni pompam geldi

Dün yeni pompam elime geçti. Parçaları çıkardım bir güzel kaynattım, kuruttum ve kullanmaya başladım. Sistem gerçekten de hastanede kullandığım cihazınki gibi. En azından motor uzaklarda bir yerde, içine süt kaçma riski yok. Hem emme hem de emme sıklığı (ayrı ayrı) ayarlanabiliyor, Sütün gelişini değişik ayarlarda denemeye çalıştım, kendim için en uygun olanı bulmaya çalıştım. Şimdilik gayet memnun olduğumu söylemeliyim. Medela'ya kıyasla çok sessiz, bu da diğer bir artısı.

Hep merak ederdim, ille çift mi sağmak gerekir diye, istenirse tekli sağım da mümkünmüş. Haydi bakalım, şimdi iş bana kalıyor, bol su içmeliyim, bebeklerim için süt üretmeliyim. :)

3 Mart 2011 Perşembe

Başka yerde sığıntı gibi olmuyor

Açıkçası başka yere pek alışamadım ben. O yüzden işler düzelene, 1-2 kişi yüzünden tüm bir blog camiasının cezalandırılması bitene kadar, yine buralarda olacağım. Olmazsa o zaman düşünürüz.

Blogumu ve blog arkadaşlarımı geri istiyorum :(

1 Mart 2011 Salı

Aç kapa Artema

Bloga dün ve bugün girecek fırsatım olmamıştı. Bu akşam bilgisayarın başına oturup da izlediğim blogger arkadaşlarım neler yazmış diye bakınca herkeste hemen hemen aynı başlığın olduğunu gördüm. Ben bebeklerle ilgilenip kendi halime bakarken bir mahkeme yine blogspot'u kapatmış. Yasağı şu anda sadece Superonline uyguluyormuş ama diğer servis sağlayıcılara iletilince onlar da kapatacakmış.

Yazılarımı geçenlerde yedeklemiştim neyse ki ama ya okumak için fırsat kolladığım bloggerların yazıları ne olacak? Ben sizleri bir daha nerede bulacağım burayı kapatırlarsa? Wordpress'e geçelim tamam da ya sonra? Ümidim aynı isimleri kullanmanız. Kalem kağıdı elime alayım da herkesin adresini not edeyim bari bir yere.

Eğer kapatılır da buluşamazsak kendinize iyi bakın.

:(