31 Aralık 2013 Salı

2013'ü de yedik bitirdik

Blog yazmak açısından çok kesat bir yıl oldu benim için. Bu da dahil ancak 73 post girebilmişim, vay canına. Kafamda var yazacak şeyler ama sadece kafamda yazmakla yetiniyorum nedense. Yeni yılda alınacak karar da çok aslında ama karar alıp da yapamayınca çok hüzünlü oluyor benim için. En iyisi bu yıl hiçbir karar almamak, topun gelişine vurmak :)

Ama hepiniz için mutlu bir yıl ve güzel günler dilememe engel değil bu. Hepinize ve ülkemize huzurlu ve aydınlık günler dilerim. 2014 hepimize güzellikler getirsin bir zahmet.


13 Aralık 2013 Cuma

Kısmetten öte yol gitmez

Çankırı'da çalıştığım zamanlarda duymuştum bu lafı, çok hoşuma gitmişti. Gerçekten de öyle, kısmette ne varsa o oluyor, istediğin kadar uğraş didin. Konuya güzel girdim ama gerisi tırt haberiniz olsun :)

Her gün trene bindiğim için abonman kartım var tahmin edersiniz. Biletlerimi genelde 1-2 gün önceden alıyorum. Özellikle cuma akşamları bilet kalmıyor, o akşamın biletlerini daha erken almayı tercih ediyorum. Bir de tercihim akşam dönüş biletlerimi bastırıp sabah gidiş biletlerimi trene binmeden önce gişelerden almak. Bu sayede (ve elbette pazartesi günleri hariç - çünkü yine bilet kalmıyor) 5. veya 6. vagondan bilet bulabiliyorum, yanımın boş olma ihtimali de artıyor.

Dün yine aynısını yapacakken bir de baktım ki akşam bileti yerine sabah biletimi yazdırmışım. 2. vagonda gidiyorum. Tren biletlerini alırken otobüs şirketlerinde olduğu gibi hangi koltukta oturacağınızı numara itibariyle seçemezsiniz, sadece pencere kenarı, bayan yanı , karşılıklı koltuk gibi seçim şansınız var, sistem ilk vagondan başlayarak neresi uygunsa size orasını verir. 2. vagon sistemin ilk doldurduğu vagondur bu nedenle yanınızın boş olma ihtimali (eğer koltuk sahibi gelmezse ayrı) sıfıra yakındır. Ben de durum böyle olunca, yetiştirmem gereken bir de iş olup yan koltuğa-masaya yayılmam gerektiği için biletimi iade edip tekrar alayım dedim. Böylece 5. vagondan bilet alma şansım olacaktı (çakallık diz boyu). Biletlerimi aldım, trene doğru ilerlerken bir de baktım ki sistem bana yine aynı koltuğu uygun görmüş. Hesapta çakallık yaptım ama olmayınca olmuyor işte. Kaderde o koltukta oturmak varmış, haydi bin bakalım diyerek gülümseyerek trene bindim. Şansıma yanıma oturan olmadı, demek kısmette yayılarak gitmek varmış.

İşte tırt maceramın sonu :

7 Aralık 2013 Cumartesi

Yılın ilk karı :)

Bu yılın ilk karı nihayet yağdı. Bir  ara lapa lapa yağdıysa da tutacak gibi değil. Eskiden kar yağınca günlerce, haftalarca kalırdı, şimdi hemen eriyor. Miniklerim dışarı çıkıp kartopu oynamayı dört gözle bekledikleri için karın yumuşamasına çok üzüldüler. Belki gece dinmez de tutar, yavrularım da çıkıp kartopu oynayabilir. Kıyamam ben onlara :)

3 Aralık 2013 Salı

Bitmeyen kabusumuzda son perde - çok üzgün ve sinirliyim

Pazar günü alt komşumun kış vakti şehir dışına çıkması hakkındaki sıkıntımdan bahsetmiştim. Ben öyle dememişim gibi babaları da bavulunu çantasını toparlayıp arabaya atlayıp gitmesin mi? Karısını çocuğunu almaya gitti desek pazar günü yola çıkılmaz ki, herhalde o da izin alıp bir süreliğine yanlarına veya iş gezisine gitti ne bileyim. Beni ilgilendiren kısmı artık akşamları da evde kimsenin kalmayacak olması. Dün sabah çocukları lahana bebeğe çevirdim resmen. Fanilalarının üstünde bir tişörtleri vardı zaten, bir tane daha giydirdim, onun üzerine uzun ve kalın bir yelek ve en üste de polar hırka. Yavrular şişirilmiş gibi dolanıyorlar evde. Ne kadar giyinsek de yerdeki soğuğu kesemiyoruz. Isınan hava yukarı çıkıyor malum, alltakiler yakacak da bizim zemin ısınacak yoksa ne yapsam nafile. Terliksiz basınca buz kesiyor ayaklar resmen. Yavrular arada ayakkabıları falan çıkartıp çoraplarla koşturmaya bayılıyorlar maalesef. Neredeyse her odada bir çift terlik, ev ayakkabısı tutuyoruz diğerlerini çıkardılarsa giysinler diye.

Elbette kombili evde oturanlara kış vakti şehir dışına çıkma yasağı koyacak değilim. Düğünü var, hastalığı var, tatili var, var da var. Ben de bir yere gidecek olsam aman üst kat komşum üşümesin diye kombiyi açık bırakacak değilim, kimse o kadar zengin değil. Ama en azından bu kış günü (hele de hava daha da soğuyacakken) şehir dışına çıkarken penceremi açık bırakıp gitmem. Dün akşam eve gelirken gördüm, bu sabah da teyit ettim, çocuk odasının penceresini açık bırakmışlar. Beynimden vurulmuşa döndüm resmen. Onların çocuk odasının üstü bizimkilerin de odası. Sabah işe giderken aceleden unutulabilir belki ama şehir dışına çıkacaksa birisi herhalde tüm kapıları pencereleri, fişleri falan kontrol eder diye düşünüyorum, unutulmuş olamaz. Özellikle açık bırakılsa sebep ne olabilir? "Sevgili hırsız kardeş bak biz evdeyiz, hatta o kadar evdeyiz ki sıcaktan bunaldık pencere açtık". Ya da "ev kapalı kalmasın, aman havalansın". Ya da "üst kattakilere gıcık oluyoruz, çocukları güm güm koşturup duruyor, biraz donsunlar da layıklarını bulsunlar, yüreğimizin yağları erisin".

Herhalde son yazdığım değildir (umarım) ama nasıl bir sebep olabilir aklım almıyor resmen. Zaten kombi yanmayan bir evi daha da soğutmanın anlamı ne? Hele de o odanın bizim çocukların odası da olduğu bilinirken.  Benim cinsler üzerlerini örttürmekten nefret ediyorlar nedense, derin uykuda örteyim dediğimde bile hemen dönüp atıveriyorlar üstlerinden. Hal bu olunca iyice sıkıldım, üzüldüm ve son aşama olarak da sinirlendim. Ah bir vesile olsa da kendi evimizi alabilsek, şöyle ısıtması fevkalade olan merkezi sistem bir ev veya istediğim gibi yakıp kapayabileceğim, çocuklarımın gürültü etmesinden endişe duymayacağım müstakil bir evim olsa. Bu gidişle ben da çok yazı yazarım bu konuda :(


2 Aralık 2013 Pazartesi

Eski usüller

Vallahi ne varsa eski usüllerde var. Geçenlerde yillardir hiç güncelleme yapmadığım Nokia telefonumu bir basiret bağlanması sonucu güncellemiştim. Telefon birden bire bu kadar yüklemeyi kaldıramayıp kendini kapatmıştı süresiz olarak. Neyse ki kocam bir teknik servis elemanı gibi çalışarak telefonu kurtarmış ancak bunu yapmak için de format atmak zorunda kalmıştı. Yeni yazılım da yükleyince cillop gibi sıfır bir telefonum oldu. Ama içindeki tüm numaraları  vs. de kaybettim tabii. Diğer telefonumda tüm numaralar da olmayınca  kim arıyor kim mesaj yazıyor bilemez hale gelmiştim. Bir de elimdeki az sayıdaki numarayı bile geçiremedim daha, millet aradıkça kaydetme şeklinde geçiriyorum günlerimi şimdilik.

Neyse ki artık bu değişecek. Aklıma eski bir ajandamın arkasındaki telefon rehberim geldi. Geçen seneki ajandama üşenip kaydetmemiştim numaraları ama bir öncekinde hepsinin duruyor olması lazım. Bunu hatırlayınca nasıl sevindim anlatamam. Gerçi şimdi de o ajandamın nerede olduğunu hatırlamam ve sonrasında da telefonları tek tek yazacak vakit bulmam lazım ama olsun, yazarım elbet bir gün.

(Turkcell'in rehber yedekleme hizmetinden bahsedecekseniz hiç etmeyin, bir ara uğraşayım demiş ama sonra boşvermiştim. Yine ne varsa eskilerde var demek istiyorum ben izninizle)

:)

1 Aralık 2013 Pazar

Yine kış geldi ve yine aynı terane

Ne bu bizim kaderimiz anlamadım ben. Tamam kış kışlığı yapacak (iğreniyorum aslında bu söylemden :)   ) ama kışın donuyoruz arkadaş. Şu anda kombi gürül gürül yanıyor ama salonda sıkıca giyinik olmalarına rağmen kızımın elleri, oğlumun da yanakları buz gibi. Alt komşu sorunsalımız hakkında daha önce de yazdım durdum. En son serzenişim şuydu mesela, isteyen buradan okuyabilir. Bu yazıdan 9 gün sonra ise mutluluk içerisinde şu yazıyı yazmıştım. Ama boşa sevinmişim. meğerse.

1.5 yaşında bir oğulları vardı altımıza taşınan çiftin, sağolsunlar anlayışlılar da, onların da çocuğu olunca  gürültümüzden o kadar şikayeti olmuyorlar ama biz yine de yerin dibine geçiyoruz çocukların hoplayıp zıplamasına engel olamayınca. Ancak kış kabusumuz hala devam ediyor. Altımızdakiler de pek sıcağa alışık değil, kapı pencereleri hep açık, kombiyi de fazla yakmadıklarını söylemişlerdi bir ara. Onların alt katı iyi yakınca ihtiyaçları olmuyor demek ki. Ve maalesef aileleri şehir dışında olunca evin annesi çocuğuyla birlikte gidip duruyor. Baba da zaten tüm gün işte, akşamları da herhalde kombiyle işi olmuyor. Bizim ev, özellikle  de salon buzhane. Ne kadar yakarsak yakalım olmuyor, yavrular yerlere oturuyor, ayakkabılarını çıkarıp duruyor, buz gibi yerlere basıyor. Bir önceki kiracı neredeyse hiç kombi yakmazdı, kullanmadıkları odaları falan kapatırdı, onlardan öncekiler de tüm gün işte olup yakmaz, sonra da irili ufaklı her tatilde bir yerlere kaçarlardı.  9 yıldır burada oturuyoruz vallahi kombili evden nefret ettim artık. Merkezi ısıtmalı bir eve mi taşınsak diye düşünmüyor değilim sırf bu alt komşu şanssızlığımız yüzünden. :(