4 Ekim 2013 Cuma

Kötü anne

Kötü bir blogger olduğum kesin, baksanıza geliyorum diyip bir türlü gelemiyorum. İşler azalacağına arka arkaya geliyor üstüme üstüme. Bu hengamede bir de oda değiştirdik fakültede. Oda arkadaşımla yan yana odalara geçtik, artık tek başımıza yayıldıkça yayılabiliriz. Kitaplarımız, tezlerimiz vs. şimdi bile bir sürü yer kaplamışken eski odamıza nasıl sığdığımıza şaşıp kalıyoruz sürekli. Hala da tam yerleşmiş değilim, dolapların, çekmecelerin içi ortalık derli toplu görünsün de iyice sinirim bozulmasın diye öylece attığım bir sürü tasnif edilecek belge vs. ile dolu.  Eski odayı apar topar taşıdığımızda durum aşağıdaki gibiydi:



Şimdi gayet güzel oldu. Saatimi henüz takamadım, 1-2 de ufak tefek eksiğim var, onları da halledince foto eklerim yine.

Kötü blogger olma nedenlerimi açıkladıktan sonra gelelim diğer meseleye. Ben galiba kötü bir anneyim. Çalışan anne olmak çok zor ama inanın akademisyen anne olmak daha da zor. Gerçi fakülteyle ilgili işlerimi geceleri kalkıp yapmaya çalışıyorum ama eve geldikten sonra yemek, ortalığı toplama, haftasonu dersen temizlik, yemek, ıvır zıvır derken çocuklarla adam gibi vakit geçirmediğimi farkettim son zamanlarda. Özellikle haftasonlarım iş yapmaya çalışıp arada laf dinlemedikleri için çocuklara bağırmakla geçiyor. Onlarla geçirdiğim yegane adam gibi vakit hafta sonu sabah kahvaltıları. Bu arada kızım iyice sırnaşıyor, oğlum kucağıma çıkıyor, öpüşüp koklaşıyoruz ama sonra ben yine işlere gömülüyorum. Bir de hava güzelse el ele tutuşup Migros'a alışverişe gidiyoruz zaman zaman. Oysa eskiden eve gelip yemek yedikten sonra 1 saat oyun saati yapar odalarına girip oyun oynardık babalarıyla birlikte. Çocuklar bizimle vakit geçirsinler derdik. Ama onlar iyice ayaklanıp odadan açmaya başladıklarından beri yapmıyoruz. Nerde kaldı eğitici-eğlendirici aktiviteler, değişik oyunlar. Hatta daha da kötüsü aklımın bir köşesinde hep yapmak-yetiştirmek zorunda olduğum şeyler olduğundan stresimi onlara da yansıtmaya başladım, toleransım iyice azaldı. Kendimden çok şikayetçiyim ama bir türlü değişemiyorum. Bu aralar havalardan mütevellit soğuk algınlığına yakalandılar, burunları akıyor, geceleri uykuları bölünüp duruyor. Ben de uyuyamıyorum haliyle ve tüm bunlara bir de 3-4 günlük uykusuzluk eklenince iyice coşuyorum. Kötü bir anne oldum çıktım iyice. Değişmem, düzelmem lazım. Bu yıl kreşe vermeyeceğim ama seneye kreşe başlayınca iyice benden kopacaklar artık, öğretmenleri, arkadaşları olacak. Başkalarıyla daha çok vakit geçirecekler, bana bağımlılıkları azalacak ve ben bu durumu kıskanacağım. O zaman kendime çeki düzen verip bu son yılımın tadını çıkarmam lazım, sonra hızla büyüyecekler çünkü.

Bir de kocam geçen gün "bu çocuklar evcil hayvan gibi, hep evdeler, bizim gibi dışarıda hayatları yok, tek arkadaşları biziz, bunu unutma" dedi. Öyle içime dokundu ki bu laf. İlk fırsatta çocukları hızlı trene atıp fakülteye götürdüm birlikte dışarıda vakit geçirelim, onlar için de değişiklik olsun diye. Ama gerisi aynı, akşam oldu mu eve gelip coşan bir anne.

Toparlanmam şart, kötü anne olmak istemiyorum ben  :(

3 yorum:

pelin dedi ki...

kötü bi anne diilsin..normal bi insansın o kadar! sıkma canını boş yere :)

Adsız dedi ki...

Buralara uzun uzun yazacağına çocuklarına vakit ayır.

ferulago dedi ki...

Haha, çok güldüm :)