31 Mayıs 2008 Cumartesi

tutkum-hobim







Bu aralar biraz ihmal ettiğim ama yıllardır tutkuyla bağlı olduğum bir hobim var. Archie Comics okumak ve biriktirmek. Ortaokul zamanı TED'de okurken yine TED'de okuyan bir ağbimiz ve apartman komşumuzun vasıtasıyla tanıştım onlarla. Bundan sonra da Archie, Betty, Veronica, Jughead, Reggie, Dilton, Moose, Midge ve diğerleri hayatımın ayrılmaz bir parçası oldu. Dile kolay, yaklaşık 23-24 yıl olmuş onlarla tanışalı. Bu arada ben büyüdüm, okudum, madam oldum ama onlar hiç değişmediler, hala lisedeler :) Sakarya'da köşedeki Hosta'nın hemen yanında Mısır Çarşısı vardır (adını yaznlış hatırlamıyorumdur umarım). Aşağıya inen dar merdivenleri olan minik bir pasajdır. Diğer ucu da Goralı'nın girişine doğru çıkar. Orada eski kitap-dergi satan bir dükkan vardı. Yaşlı bir amca işletirdi. Ağbim ve ben haftasonlarında zaman zaman uğrardık. Ben ayrıca akşam okul çıkışında da uğrardım. Orada bir sürü kitap, dergi, çizgi roman olurdu. Bu dediğim Archie'ler, Superman'ler, Batman'ler, Legion of Super Heroes'lar ve bazen de Conan'lar İngilizce olarak bulunurdu. Hepsinden alır okurduk. Okuduktan sonra geriye yarı fiyatına alırdı. Biz de öğrenciyiz tabi, o zamanlar saklama, biriktirme lüksümüz yoktu, okuyunca geri verir yenilerini alırdık. Daha sonra elim biraz bolarınca özellikle Archie'leri biriktirmeye başladım. Ortaokul bitti, ise başladı, lise değiştirildi, lise bitti, üniversite bitti, işe girildi, Çankırı'ya gidildi, Ankara'ya geri dönüldü, fakülteye geçildi ama Archie aşkı bitmedi. O eski kitapçı bile yer değiştirdi bu arada. Sakarya'nın yukarısına, Mithatpaşa'ya doğru başka bir pasajın alt katına geçti, sonra da kapandı gitti. Sahibi vefat etti sanıyorum, Allah rahmet eylesin. Ben ise alacak başla bir kanal buldum, Dünya kitabevi. Onlar da önce Gama Güriş pasajındalardı, daha sonra Tunalı'ya çıktılar, bir başka kitabevi satın aldı, sonra olmadı derken onlar da kapandı. Tunalı'ya yegane gitme sebeplerimden biriydiler, çoookkk eski müşteri olduğum için bana her ay gelen dergilerden ayırırlardı. 2 ay uğrayamasam bile dergilerim beni bekler olurdu. Yurtdışından dolar üzerinde getirdikleri için fiyatları sürekli artardı ama ben bir şekilde hep alırdım. Amerika'ya gidip gelen arkadaşlar da benim bu ilgimi bildiklerinden bana hep Archie getirirlerdi. Türkiye'ye gelmeyen serilerden getirdiler mi dünyalar benim olurdu. Hepsine buradan binlerce teşekkür. En sonunda burası da kapanınca artık Archie alacak bir yerim kalmadı. Gerçi Sheraton'un içinde galiba bir Dünya Kitabevi şubesi var ancak oraya gitmeye korkuyorum çünkü artık evde koyacak yer kalmadı. Kah magazine denen ince fasiküller, kah digest veya double digest denen minik kitaplar evin her yerinden çıkıyor. Ayrıca hepsini de şeffaf kaplarla kaplıyorum bir şey olması, yıpranmasınlar diye. En büyük hayalim onları çocuklarıma devretmek, umarım benim kadar severler.

Onlardan pek çok ingilizce kelime öğrendim ve onları okurken zevkle öğrendiğim bu kelimeleri de hiç unutmadım. Artık almasam, alamasam da (bir ömür boyu okumaya yetecek kadar var zaten), internet üzerinden sitelerini takip ediyorum. http://www.archiecomics.com/.

Bunların şimdi aklıma gelmesinin nedeni ise ArchiSUGAR'ın blogu. Blog adının bununla bir ilgisi var mı yok mu bilmiyorum, ama bana çağrıştırdığı Archie ve müzik gruplarının bir şarkısı olan ve halen ara sıra Radyoodtu'de çalınan Sugar Sugar şarkısı. :)

2 yorum:

İLKAY dedi ki...

Okudum okudum bir daha okudum. Bayılıyorum insanların kendi çocukluklarını anlatmalarına. Nasıl içten nasıl samimi ve nasıl keyifli anlatılıyor. Belli vaktiyle çok keyif alınmış. Hiiiç haberim yokmuş valla bu seriden, ben teksas tommiksçi bir çocukmuşum. Daha kaba olanlarından ormanda yaşayanlarından ve cümleye hay bin kunduz diye başlayanlarından yani... Ama dediğim gibi ne güzel yazmışsın valla. Geç kalmış sayılmam sitelerine bir göz atayım ama Ankarada şu serinin bir iki kitabınada baktırırmısın...

ferulago dedi ki...

İlkaycığım, senin sevgili eşin de sağolsun bana az Archie getirmemiştir, kendisini her zaman şükranla anarım :) Elbette baktırırım o ne demek, yeter ki görüşelim