14 Nisan 2011 Perşembe

Aslında yazmayacaktım ama...

Aslında yazmayacaktım çünkü çok içim acıdı bu olaya. Başkalarının da içi acır muhakkak, insanların içini karartmayayım dedim ama öğrendim ki bu hafta (14-20 Nisan) Şehitler haftasıymış, yazayım dedim. Ben anne olduktan sonra televizyonda annesine, babasına sarılan çocuk gördükçe, annesinden ayrılan çocuk gördükçe, haberleri izledikçe içim daha çok acımaya başladı, gözlerim dolmayı bırakıp direkt ağlamaya başladılar. Şehitlerimizle ilgili herşey içimi acıtırdı zaten ama dedim ya, artık daha çok etkileniyorum.

Dün babamla birlikte çarşıdaki 1-2 işimi halletmeye indik. Eskişehir'deki şehitlik evimizin yakınındadır. Babamın 2 arkadaşı yatar orada. Gelip geçerken hem onlar hem de diğer şehitler için hep fatiha okurdum ama hiç içine girmemiştim. Dün içeri girelim dedim babama. Önce liseden de sınıf, hatta sıra arkadaşı olan ve pilotluk eğitimi alırken şehit olan arkadaşını ziyaret ettik. Talebe Pilot yazıyordu mezar taşında. Kimbilir ne hayalleri vardı kokpite girdiğinde. Ama artık sadece bir mezar taşında adı ve ölüm tarihi yazıyor. Öğrenci olduğu için rütbesi bile yok. Yıl 1962. O yıldan bu yana babam Eskişehir'e her yolu düştüğünde uğrar mezarına. Son 6 yıldır daha sık uğruyor evim burada olduğu için.

Bir de devresi var babamın. O da yüzbaşı iken şehit olmuş. Onun mezarına da uğrayıp duamızı okuduk. Bir de tüm şehitler için okuduk ayrıca.

Şehitlik pırıl pırıl, tüm mezarlar bakımlı, üzerlerine menekşeler dikilmiş. Hava Kuvvetlerinin Eskişehir'deki üssü bakıyormuş mezarlara, gurur duydum onlarla.

Biz çıkmadan başında yemenisi olan bir kadın gözüme çarptı. Bir midibüs kullanıyordu, şehit aileleri için ayrılan yere park etti midibüsü. İçinden 2 tane kız çocuğuyla birlikte indi. Birisi 6-7 yaşlarında diğeri sanıyorum 2-3. Terör şehitleri için ayrılan mezarların olduğu yere gittiler. Sanıyorum babaları vardı. O kızların halini görünce içim acıdı. Allah yardımcıları olsun.

Çıkarken bir başka mezar taşı dikkatimi çekti. İki tane isim yazıyordu. İçim iyice tuhaf oldu neden aynı mezarda olduklarını anlayınca.

Şehitlerimizi sadece televizyonda yeni şehit haberi duyunca hatırlıyor, üzülüyor, sonra da unutuyoruz. Aileleri ne durumdadır acaba, giden gidiyor, peki ya geride kalanlar? Yıllar önce iki şehit kızı vardı hatırlar mısınız, ayaklarında birer çorap, perişanlık içinde. Onlara yapılan yardımlar devam ediyor mu acaba yoksa zamanla beraber insanların acıması azaldıkça, yeni şehitler oldukça onların yardımları da mı azaldı?

Tüm şehitlerimize rahmet diliyorum, kalanlara da sabır ve hayatlarını idame ettirebilme kuvveti.

6 yorum:

ferulago dedi ki...

nalan, üzmek istemezdim ama dediğin gibi, ateş düştüğü yeri yakıyor, gerisi unutuyor. Yardım için birşey yapamasak bile bir dua okumalı en azından

İkiz Babası dedi ki...

bir de ne için şehit olduklarını düşünelim, bu daha vahim...

ferulago dedi ki...

Haklısın hayatım, maalesef durum böyle.

Adsız dedi ki...

okurken ağladım ne acı bir durum, ateş düştüğü yeri yakıyor sadece.O aileler nasıl perişan oluyorlar ve acıları da hep taze kalıyor :(((

Not:önceki yorumu sildim,kelimeyi yanlış yazmışım

deniz dedi ki...

Çok güzel bir yazı. İyi ki yazmışsın. Tüm düşündüklerini paylaşıyorum ve her seferinde bende ikiz babası gibi bunu sorup duruyorum. Ne için?

ferulago dedi ki...

denizciğim, doğru söze ne denir. Keşke böyle olmasa ama :(