Bugün dolmuşta şöyle bir diyaloga şahit oldum. Dolmuş şoförü ve bir arkadaşı konuşuyorlardı. Konu balığa gitmekle ilgiliydi galiba, tam bilmiyorum, çok ilgilenmedim ama bir ara şöyle bir şey dedi arkadaşı: "Bizim evde iki çocuk var biliyorsun. 2. bizi duman ediyor, akıl küpü, bir o kadar da tatlı".
Yavrusunun akıl küpü ve tatlı olmadığını düşünen bir anne-baba var mıdır bu dünyada? Anne-baba olmanın birinci kuralı çocuğunuzun kayıtsız şartsız dünyanın en zeki ve en güzel çocuğu olduğunu düşünmek herhalde. Ben de bir an önce o mutlu güruha katılsam da yavrumun dünya güzeli olduğunu iddia etsem :)
Kızılay'da yine kaldırımlar değişiyor. Daha doğrusu Ankara'nın bir çok yerinde çalışma var. Ben izne ayrılmadan önce Tandoğan'da çalışma vardı, bayağıdır da sürüyordu. 1 ay sonra geldiğimde hala bitmemişti. Bugün gördüğüm kadarıyla Çankaya tarafı da öyle. Kızılay ise dillere destan. Her yer kum içinde. Sanıyorum belediye başkanımız tatile gidemeyenleri de düşünmüş ve kumsalı ayaklarına getirmiş. 10 yıl kadar önce yine böyleydi, kumları savura savura dolanıyorduk etrafta. Bu sefer yollarda ekstra kazılar da var. Özellikle Meşrutiyet caddesinde arabalar kumda kayıp pati atıyor, otobüsler yanınızda durduğunda kaldırdıkları tozdan göz gözü görmüyor. Bu arada otobüs duraklarının tabelaları da sökülmüş, eğer hangi otobosün nereden kalktığını önceden bilmiyorsanız veya hatırlamıyorsanız vay halinize. Toz içinde döndüm eve. Allahtan hava serinlemeye başlamıştı da terleyip üstüme yapışmadı iyice :(
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder