Havalar nasıl bu kadar soğudu anlamadım. Yağmurlu, ılık bir sonbahar yaşayamadan soğuklarla karşılaştık iyice. Hatta Balkanlardan kar geliyormuş, şaştım kaldım. Sabah yan apartmandan iki kadının balkondan balkona konuşmasına şahit oldum. Çamaşır yıkamak istediğini ama kurumayacak diye korktuğundan, dışarıya asamadığından bahsediyordu birisi. Diğeri de kaloriferleri yaksınlar artık, çok soğuk oluyor diyordu. Ankara'da 15 Ekim'de yakılır kaloriferler, Eskişehir'de de farklı olduğunu sanmıyorum. Zaten bu gidişle gerçekten de daha erken yakılacak ya da insanlar battaniyeler altında oturup elektrik sobası yakacaklar. Bizim apartman kombili olduğu için herkes kafasına göre takılacak. Herkes anlaşsa da aynı anda yaksak aslında, böylece herkesin sıcaklığı kendine yarar, alt üst katı ısıtmaya çalışmayız.
Benim için havaların soğuması daha dramatik oluyor tabii. Haydi kocamın spor ayakkabılarını giyerek ayakkabı sorununu çözdüm, ama ya giysi sorunu? Evde otururken ne giysem diye dolabımı karıştırdım geçenlerde. Bir sürü, kalın kalın ev giysim var ama tahmin edeceğiniz üzere hiçbiri üzerime uymuyor. Ya altların beli çok sıkı lastikli oluyor ya da çok fazla kilo almamama rağmen dar olduğu için girmiyor. Göbeğimin altında kalsın, az rahatsız etsin desem göbeğim üşüyor. Böyle garip bir dönemdeyim işte. Şimdilik uyan bir pijamam var, onunla dolanıyorum etrafta ve havaların bu halini gördükçe doğum öncesi iznimde olduğum, dışarı çıkmak zorunda olmadığım için de şükrediyorum.
Anne babalar hep sen de anne ol, sen de baba ol anlarsın derler ya, yavaş yavaş anlamaya başlıyorum. Daha şimdiden minik bebeklerimi düşünüyorum. Yazın çok sıcaktı, iyi ki o zaman doğup pişik olmadılar derken şimdi de acaba üşüyecekler mi diye endişe ediyorum. Daha doğmadan böyle yapıyorlarsa insanı kimbilir doğduktan sonra na hale geliniyor. Anne-babaların o müthiş sevgisi büyütüyor çocukları, Peki ya çocuklar? Bunu hak ediyorlar mı? Dün bir haber vardı siz de görmüşsünüzdür. Kocamla küfürü bastık. Yaşlı bir adam trafik kazasında ölüyor ve oğlunu aradıklarında işim var, bilmem neredeyim gelemem diye bir cevap alıyorlar. Bir daha aradıklarında da telefonu açmıyor şerefsiz. Bu evlat da doğduğunda anne-babasına mutluluk verdi, büyütürken üzerine titrediler ve şimdi gelinen duruma bak. Aralarında ne geçtiğini bilemeyiz elbette ama kavgalı, küs bile olsalar insan bir polis arayıp babanız kaza geçirdiği dediğinde iki eli kanda olsa bırakır gelir.
Zamanında doktora çalışmam için 3 aylığına Japonya'da bulunurken babama prostat ca teşhisiyle biyopsi yapılmış, ameliyata girmiş (şükür kurtuldu) ve benim tüm bunlardan ancak döndükten sonra haberim olmuştu. Anne ve babam çalışmamı yarıda bırakır apar topar döner gelirim diye söylememişlerdi bana. Bilmem kaç bin kilometre öteden kızları kalkıp gelmesin (ki gelirdim) diye benden saklamışlardı. Bu adam ise İstanbul içinden gelemiyor olunca bende şafak attı. İnşallah hayırlı evlatlarımız olur ve daha da önemlisi biz onları hayırlı evlatlar olacak şekilde yetiştirebiliriz.
3 yorum:
feru, inan dışarı çıkmak zulüm. 2 elbisem ve bir hamile pantolonum var. üst konusunda sıkıntı olmuyorda. sonra bende çok komik birşey oluyorum evde. göbek tişörtlerden taşıyor.eşofmanların bel kısmı sıkıyorya. ben kesiyorum. böyle saç başta dağınık evsizler gibi dolaşıyorum.
deniz, çok güldüm, sağolasın. Asıl bendeki göbeği görmelisin, kocama bana kirli diyor. Kadir Çöpdemir de göbek açık dolaşıröış Ekmek Teknesi dizisinde, ben izlemediğim için bilmiyorum. Benim az kaldı ama sen soğukları yaşayacaksın, kolaylıklar diliyorum sana. Doğum öncesi iznini tam kullanmayı düşünüyor musun? Malum oralar çok daha soğuk oluyor, insan evden çıkmak istemiyor hava da kötü olunca.
Doğum öncesi iznimi son 5 haftadan sonra kullanmayı düşünüyorum. Zira ben doğumu istanbulda yapmak istiyorum. tabii 34.haftada uçmama izin verilirse. thy 36.haftaya kadar doktor raporu ile uçulabilir diyor. Ama galiba beni uçağa alıp almamaya pilot karar veriyormuş. Yani tanıdık bir pilot bulmak lazım.:))
Yorum Gönder