29 Nisan 2013 Pazartesi

Pazartesi şarkısı - 48

Nihayet bu haftasonu yazlık-kışlık ayrımını yapabildim. Şimdiye kadar ne zaman niyetlensem hava soğumuştu, kaldıracağım kazakları giymek zorunda kalmıştım. Ama bu sefer bahar ve hemen akabinde yaz gerçekten de geliyor galiba.

Cumartesi günü giysilerle uğraştım, pazar günü de ayakkabılarla. Vay canına, ne çok giysisi varmış diye düşünmeyin, çocukların uyuduğu zamanlara denk getirmeye çalıştığım için 2 gün sürdü toplamda. Yazlık giysilerimi "giyilecekler", "giyilmesi umulanlar" ve "bu yıl da muhtemelen giyilmeyecekler" diye ayırdım, seneye bakalım nasıl olacak bu sınıflandırma.

Baharlık-yazlık ayakkabı kutularımı çıkardım, sildim, içlerine kışlık ayakkabı doldurdum. Ama öncesinde hepsini elden geçirip güzelce boyadım. Kış gelmesini pırıl pırıl bekleyecekler, şimdi ve yazın giyileceklerin de façası düzeldi bu arada.

Ah keşke çok büyük bir evim olsaydı da bir odasını tamamen giysi dolabı yapsaydım, yazlıklar da kışlıklar da orada beni bekleselerdi, sadece yıkayıp ütüleyip kaldırsaydım raflara, askılara, ne güzel olurdu. Neyse, daha kendi evimiz bile yokken giysi odalısını istemek ne kadar gerçekçi acaba :)

Bu haftaki şarkımız gelmek üzere olan yaza ait olsun dedim ve aklıma ilk gelen şarkı bu oldu. Bir ara bir deodorant reklamının da müziğiydi belki hatırlayan olur.

Joe Cocker (Unchain My Heart ile tanıyıp sevdiğimiz adam, benim Tom Jones'dan sandığım bu şarkı da onunmuş meğerse) -  Summer in the City


1 yorum:

Adsız dedi ki...

Ankara'ya yaz gelmişken bundan uygun bir şarkı daha olamazdı:)