Aslında bu arayı posterimi hazırlamakla değerlendirmeliyim, sonra salak kafam diye dağlara taşlara vuracağım biliyorum ama bloguma yazamıyorum diye de içim içimi yiyor. Onun için bari fotoğraf koymayacağım şeyleri aradan çıkarayım dedim.
- Kocamla başlayayım. Hafta içi alt kat komşumuz sizin banyodan bize yine su akıyor diye geldi. Daha önce de olmuştu ve lavabo musluğunun arkasındaki fayansların kırılması, sızıntı yapan eski borunun değiştirilmesi, 1-2 gün süren bir rezillik ve aynıları bulunamadığından uyumsuz fayanslarla sonuçlanmıştı. Aynı şeyler tekrar mı olacak? Sızıntı acaba nerede? Usta müsait mi? Bu ara izin almam mümkün değil başında nasıl duracağım? gibi sorularla cebelleşirken kocamın Perşembe günü Ankara'ya gelmesiyle olaylar çözülmeye başladı. Usta getirildi, kaçağın yerinin küvet-duvar arasındaki açıklık olduğu tespit edildi (umarım ayrıca başka bir yerde yoktur), kocamın ben hallederim demesiyle de işin yarısı bitti bile. Başlamak bitirmenin yarısı değil mi, işte ondan.
Kocamla hırdavatçıları, Koçtaş'ı, Praktiker'i pek severiz, dolaşmaya bayılırız zaten, gittik malzemeleri aldık. Kocam kazıdı, silikonladı, kesti biçti, yaptı etti, banyoyu ustadan daha ustalıkla ve daha özenle halletti. Tüm bu işlerin gece 9-11 arası yapıldığını düşünün ama, aaaaa negüzel diyip geçmeyin. Sahne şu: benim uykum gelmiş, yorgunluktan bayılmışım ama aynı derecede yorgun olan kocam canla başla çalışıyor. Helal olsun dedim.
Asıl sürprizi ise ben ÖSS görevindeyken matkap olmadan fayans aralarına dübellenecek çivileri oturtması, yeni aldığımız banyo askılığını asması, arada daha başka işleri, sorunları da halletmesi oldu. MacGyver 'la evlenmişim diye kasım kasım kasıldım bütün haftasonu.
- Yeni kitabımı okumaya başladım. Sevgili denizero bir ara hangi kitapları okuduğumu sormuştu. Kitap tavsiye edecek yeterlikte görmüyorum kendimi. Benim okuduklarım ilginizi çeker mi onu da bilmiyorum. Harry Potter serisinden Sümer'li Ludingirra'ya kadar değişik bir yelpazem var çünkü. Clive Cussler'a, Alper Canıgüz'e bayılırım, ilk aklıma gelen yazarlar bunlar. Bu aralar Sophie Kinsella'dan "Pasaklı Tanrıça"yı okuyorum, aldığım cep kitabı bu. Sophie'nin Alışverişkolik serisini okumadım, okumayı da düşünmüyorum açıkçası ama bu kitabı ve bir öncesinde okuduğum "Beni hatırladın mı?" hoşuma gitti. Bu aralar kafamı dağıtmak için eğlenceli şeyler okumak istiyorum, bu kitap da pek eğlenceli, dili akıcı, sanki ben okumuyorum da kendi kendine okunuyor, sayfalar çevriliveriyor, yollar kısalıyor vs.
Aram bitti, işe geri dönme zamanı gelmiş de geçmiş bile hatta.
6 yorum:
o su sızması ne fena bişedir ya ferulago :(
bi insanın her evde başına gelir mi?
geliyor benim başıma istisnasız...
artık bi kere olursa şükrediyorum ikinci olmadı diye :))
heryer kırılır yıkılır yapılır...
alla kolaylık versin valla.
ne diyeyim.
mac-han yeni adı olsun eniştenin:)))
absalom, bir de mutfakta olmuştu. Bulaşık makinesinin kablosundan sızmış o da gitmiş duvarı oymuş, neyse ki evdeki ustabaşı onu da halletmişti.
İlkaycım, olsun valla, yakışır
bu kadar vakitsizligin icinde bi de boyle bi olay, sinir bozucu. neyse umarim bi daha olmaz.
benim de ust kattan alt kata sular akti bi ara, biz dus aldikca alt kattaki hol islaniyodu. ayk igrencti.
hadi bitir islerini ferulago'cum.. ozledik seni.
kolay gelsin posterinde bence sen ona yoğunlaş son anda ne kadar panik olunuyor evdeki mesele de alahtan ucuz atlatılmış çok zor oluyor tamiratlar
lori, ah şu 1.5 haftayı bir atlatabilsem
GeCe, postere vakit ayıramıyorum çok sinir bozucu. Herhalde sonunda kendi fotoğrafımı plotterdan çıkarttırıp asacağım :)
Yorum Gönder