10 Eylül 2010 Cuma

Bayram, kocam ve bebeklerim

Konu başlığındaki kelimeler birbiriyle alakasız gibi görünse de hepsini birbirine bağlayacağım merak etmeyin. Hatta ufak bir DIY bile olacak içinde.

Bayram kutlaması için biraz geç kaldım biliyorum. Biraz gecikmeli olsa da herkesin bayramının şeker gibi geçmesini diliyorum. Sonrasındaki referandumu da lütfen unutmayalım.

Bayram denince öncelikle akla gelen şeyler bayram temizliği ve bayramlık elbette. Bu sene bayramlık hususunda ne giyeyim derdim olmadı, giyebileceklerim sınırlı olduğu ve hamileliğimin son 2 ayını yaşadığım için yeni kıyafet almayı düşünmedim bile. Elbiselerimden birini giymeyi ve ve etrafta yürüyen çadır gibi dolanmayı planladım.

Giysi hususunu hallettik, sıra geldi temizliğe. İşte burada kocam devreye giriyor. Ben prensesler gibi otururken, sadece getir götür işlerini yaparken kocam bütün evi temizledi, sildi, süpürdü, inanmazsınız ama mutfak halısını bile sildi. O çalıştı ben yoruldum, o çalıştı benim uykum geldi resmen. Bu hamilelik döneminde bir kez daha aşık oldum kocama. Bu kadar şanslı bir kadın olduğum için bir kez daha şükrettim. Daha önce de yazdım ama bir kez daha yazacağım. Kocanın karısına ne kadar aşık olduğu hiç önemli değil, eğer içinden gelmezse yapmıyor kardeşim. Pek çok arkadaşım var hamile kaldıklarında kendilerine körkütük aşık olan kocaları hiçbir işin ucundan tutmayan.
Evlenmeden önce hiç iş yapmayan, yapsa da bir miktar söylenen kocam zamanla alıştı bu duruma ve hamileliğim süresince (önceki de dahil) prensesler gibi elimi sıcak sudan soğuk suya sokturmadı desem yeridir. Kullanmayı pek sevdiğim "hayat müşterektir" lafını o kullanır oldu artık. Market dönüşü torbaların bir kısmını taşımak istesem "senin taşıdığın yük daha fazla ve önemli" diyor, evde gizli gizli ütü yapmaya vs. kalkışsam "senin yaptığın iş daha yorucu ve önemli, dinlen" diyor. Ben bu adama bir kez daha aşık olmayayım da ne yapayım. Bebeklerim de çok şanslı böyle bir babaları olduğu için. Şimdiden onları birlikte oyunlar oynarken, bebeklere mama yedirirken, altlarını temizlerken, banyo yaptırırken görür gibiyim. İlgili bir koca ve ilgili bir baba herkesin başına diyorum.

Bebeklerimizin hareketlerini hergün hayranlıkla ve şaşkınlıkla izliyoruz, karnımın üzerindeki dalgalanmaların, çıkıntıların ellere mi ayaklara mı ait olduğunu tahmin etmeye çalışıyoruz. Bebeklerimiz hareketlenmeye başladıktan sonra mümkün mertebe birlikte olabildik, böylece kocam da bu güzelliklerden mahrum kalmadı. Artık izin alma dönemim yaklaşıyor, ilk zamanlarda mümkün olduğunca çalışmaya devam edip iznimin büyük kısmını doğum sonrasına aktarmak istiyordum ama kocamın yanında olup dinlenmek daha iyi olacak galiba. Bebeklerimizi riske atamam.

Artık bebeklerin son hazırlıklarını yapmamız lazım. Çoğu şeyi tamamladık zaten, birkaç parça birşey kaldı sayılır. Bir de bebek şekeri var tabii. İşte tatlı kocamla anlaşamadığımız yegane husus bu. Şekerlerimizi kendim hazırlamak, bebeklerimiz için birşeyler yapmak istemiştim. Ne bileyim, anneniz sizi çok seviyor demenin bir yolu olarak görüyorum bunu sanırım. Kocam ise hem uğraşmamı istemiyor hem de "bebeklerimize cicili bicili şeker alamayacak mıyız ne yani" diye bana sitem ediyor. İkimizin de hayalleri ve istekleri bu konuda farklı anlayacağınız. Bebekleri ben taşıyorum diye herşey benim istediğim gibi olacak diye düşünüp prenseslik işini biraz abartttım, onun bu konuda bir fikri olabileceğini düşünmemiştim. Hepinizin huzurunda özür diliyorum kocamdan.

Sorunu şimdilik şöyle çözdük. Biliyorsunuz Eskişehir-Ankara arasında süren bir yaşamımız var. Ben Ankara ayağı için istediğim şekerleri hazırlayacağım, Eskişehir ayağında ise kocamın istediği olacak. Güzel bir anlaşma değil mi. Böylece işe koyuldum.

Önce organze kumaştan veya tülden minik keseler ya da kare kumaştan kurdeleyle büzülen bohçalar yapayım, içine şeker, çikolatalı drajeler koyayım, üstüne de silikon tabancasıyla aldığım minik pembe ve mavi şemsiyeleri yapıştırayım diye düşünmüştüm. Sonra çok basit geldi gözüme. Sonra aklıma geçen yıl bir blogda gördüğü DIY kutular geldi. Kimin yazdığını hatırlayamadığım için internetten araştırmaya başladım ve bir sürü kutu şablonu buldum. Ne değişik şekiller var inanmazsınız. Kapaklı bir kutu yapmaya karar verip malzemelerimi aldım. Malzemelerim resimde gördüğünüz gibi pembenin ve mavinin değişik tonlarındaki kartonlar, yine aynı şekilde ama desenli defter kapları, pembe ve mavi kurdela, makas, uhu idi. Önce denemeler yaparak uygun boyutları tespit ettim ve kapaklar 10 cm'lik, kutu tabanları 9 cm'lik kareler olacak şekilde kartonlarımı kestim ve minik kutularımı hazırladım. Üzerlerine kartonun tonuna uygun defter kaplarından ince şeritler kesip yapıştırdım. Böylece kutularım hazır oldu.






Kutuları organze kumaştan kestiğim karelerin içine koyayım, kurdeleyle büzeyim dedim ama olmadı. Kumaşın kenarları çok kötü tirfillendi, kenarlarına sürfile yapsam çirkin duracaktı, ayrıca ne kadar ince kumaş olsa da içindeki kutular pek iyi görünmüyordu. Kumaşları bebekler için başka yerlerde kullanılmak üzere kaldırım ve kutuları kurdeleyle bağlamaya karar verdim. Oldu olacak isimlerini de yazayım üstlerine dedim ve minik kartonlara isimlerini bastırıp delgeçle uçlarından delik açıp kurdeleye geçirdim. Sonuçta ortaya çıkan şey şunlar oldu (İsimleri karaladım, kusura bakmayın, sadece baş harfleri bıraktım :) ). Yaklaşık 100 tane kutum hazır. İçlerine koymak için şeffaf jelatin de aldım ki çikolatalar kutuyla temas etmesin. Döndüğümde drajeleri içlerine yerleştirip kurdelelerle bağlayacağım.
Sadece akşamları yapabildiğim için tamamlanmaları biraz uzun sürdü ama büyük zevk alarak yaptım. Tek başlarına birşeye benzetemezseniz de bir sepet içine koyduğumda bir arada çok hoş duracaklarına inanıyorum. Bana ilham veren blogger arkadaşıma çok teşekkür ederim bu vesileyle. İsimlerinin altında doğum tarihlerini de yazmak isterdim (nikah şekerlerinde olduğu gibi) ama bilemediğim için yazamadım, sadece Ekim 2010 veya Kasım 2010 yazmak da saçma olacaktı. Olmazsa kendime birer tane ayırır, onların altına yazarım tarihleri bebeklerim doğduktan sonra.
Çok uzun bir post oldu, sabredip okuyan herkese teşekkür ederim.

2 yorum:

deniz dedi ki...

Öncelikle eşini kutluyor hatta ayakta alkışlıyorum. Maşallah diyelim :) Kutularla uğraşmıssın ne güzel insanın kendi yaptığı daha değerli oluyor galiba. Bebeklerin ismini çok merak ettim benim kulağıma fısıldasan olmaz mı? Vallahi kimseye söylemem.

ferulago dedi ki...

Yok söyleyemm :) Ama iki isimli olacaklar onu söyleyebilirim :)