25 Kasım 2010 Perşembe

Hayatımız değişti-4

Yazı dizimin son bölümün geldik galiba. Öncesinde bir hususu belirteyim. Yorum yazan arkadaşlarım hastanenin uygulamasını beğenmediklerini söylemişlerdi. İlk zamanlarda ben de sizin gibi düşünüyordum, bebeklerimi neden alamadığımı anlayamıyor, sağlıkları için endişe ediyordum. Ama tüm bebekler için aynı uygulamanın geçerli olduğunu görünce içim ferahlamıştı. Bebeklerimi ne kadar yanımda istesem de ve özel odada olsam da, annenin ve bebeklerin kendini toparlaması böyle kısa bir ayrılık lazım anlaşılan. Dikişlerim korkunç derecede ağrırken ve yatakta oradan oraya dönmek bile beni çok zorlarken, bebeklerimi kucağıma alıp emzirmeye çalışırken düşünemiyorum kendimi. Bu anne açısından olumlu yönü (olumsuzları düşünmeyelim). Bebekler açısından ise steril bir ortamda hayata başlama şansı. İkiz bebekler feci halde ilgi çekiyor. Ben kattaki kimsenin bebeğini görmeye gitmedim mesela, üstüme vazife değil ne de olsa. Ama millet akın akın gelip bebekleri görmeye çalıştı. Bebeklerin odada olmadığını görünce hayal kırıklığı içinde geri döndüler, ben de derin bir oh çektim. Hatta bir gün bir kadın emzirme saatimizde emzirme odasına dalıp tüm bebekleri okşadı, sevdi, benim ikizlerimden erkek olan kucağımdaydı, onu görerek muradına erdi. Kendi bebeği çok daha kalabalık olan normal yoğun bakımdaymış ve orada pek çok sarılıklı bebek varmış. Ya bebeklerimize birşey olsaydı diye kinle baktım kadına. Bebeklerimin sağlığı için 1-2 günlük bir ayrılığa dayanmak gerekiyormuş. O yüzden kızmayın hastaneye, doktorlara :)

Yazımıza geri dönelim. Cuma sabahı 9'daki emzirme seansımıza çocuk doktorumuz geldi ve "beceriksiz anneler, ne yapalım sizinle" diye sordu. Biz bebekleri emziremeyen anneler biraz utandık ama hem biz hem de anneler alışacağız bu işe. Sonuçta benim ve bir diğer annenin bebeğini yanına vermeye karar verdiler. Öğlene doğru alırsınız bebekleri dediler. Pür neşe içinde odama gitmiştim ki, "hemen bebek giysilerini giydirmeye gelin" diye bir telefon aldım. Ayaklarım resmen kıçıma değe değe geri döndüm ve hem kızımı hem de oğlumu nihayet odama götürmek üzere hazırlayabildim.

O gün anne sütü hemşireleri, bebekleri takip eden hemşireler, beni takip eden hemşireler, aile planlaması hemşireleri derken ortalık hemşireden geçilmedi. Emzirme tekniklerini gösterdiler bize. Hemşirelerden biri oğlumun küvözde biberonla beslenmeye alışmış olabileceğini söyledi, silikon meme ucu takarak oğlumu kandırmamı önerdi. Gerçekten de oğlumla biraz daha yol katedebildik. Kocam ve diğer aile fertleri nihayet yavrularımızı kucaklarına alabildi. Ağlayanlar, gözleri dolanlar, çok güzel anlardı. Benim pabucum dama atıldı tabii. O ilk gece bebeklerime bakmaktan uyuyamadım bir türlü. Sürekli yanlarına gittim, yüzlerine baktım, uyumak istemedim ama bir ara sızmışım.

Bundan sonra taburcu olma faslı vardı ama ne zaman olacağımızı bilmiyorduk, bebeklerin durumuna göre karar verilecekti. Cumartesi sabahı çocuk doktorumuz uğradı, bebekleri gördü ve hastanede yapabileceğim herşeyi evde de yapabileceğimi, istersek bizi taburcu edebileceklerini söyledi. Hemen kocama haber verdim, vakit kaybı olmasın diye taburcu işlemlerimi kendim yaptırdım ve öğleden sonra bebeklerimle birlikte evimin yolunu tuttum.

Artık bebekli hayatım resmen başlıyordu.

4 yorum:

GeCe dedi ki...

bzen dışarda tuhaf yada anlaşılmaz görünüyor amaher işte hayır varmış derler ya sninki de öyle olmuş, gerçekten bebeklerin orda kalması belki de daha iyi oldu. Şimdi annelik tecrübelerini paylaşırsın umuyorum, biliyorum yazman zor ama her gün haber alabilmek istiyorum

ferulago dedi ki...

Elimden geldiğince yazmaya çalışacağım :)

deniz dedi ki...

İki kere kolay gelsin Ferulago. Hastanelerin yaptığı uygulamalar önce yanlış gelebiliyor. Bende bebeğimi niye sürekli göremiyorum diye düşünürken. Orada başka bebeklerinde yattığını ve onların ailelelerininde görmek isteyeceklerinde neler olableceğini düşündüm. Doktorlara da hak veriyorum.

ferulago dedi ki...

denizciğim, gerçekten de öyle :)