Dün DR'da dergilerin bulunduğu raflara bakarken aklıma okuduğumuz dergilerin yaşamımızın belirli dönemlerini ne de güzel yansıttığı geldi. İlk önce çocuk dergileri okumaya başladım. Bizim zamanımızda Milliyet Çocuk dergisi vardı, başka birşey yoktu hatırladığım kadarıyla. Çok severdim o dergiyi. Annemler bize almazdı ama alan bir arkadaşımın evine gittiğim zaman okurdum. Büyüyüp ortaokul-liseli olunca Blue Jean okumaya başladım. Gençliğimde çıkan bu derginin hala piyasada olmasına hem şaşırıyor hem de seviniyorum, ne güzel. Daha sonra biraz daha büyüyüp serpilince kadın dergileri okumaya başladım. Cosmopolitan, çizgisini değiştirip anne-bebek dergisinden kadın dergisine terfi eden Elele ve diğerleri. Arada değişen ilgilere göre değişik dergiler alındı tabii. Tübitak'ın Bilim Teknik dergisi uzun yıllar boyunca takip edildi mesela. Arada sırada örgü dergileri alındı, bazen yemek dergilerine bakıldı, anneme Burda modeller alınıp etek, pantalon sipariş edildi, tarih ve bilim dergileri içinde ne var diye karıştırıldı. Sonra bir dönem de Gelin dergileriyle ilgilenildi. Hepsinden alındı, farklı gelinlik modellerine bakıldı, içindeki bilgiler hatmedilip çoğunun yabancı dergilerden direkt çeviri olduğu, bizim örf ve adetlerimize pek uygun olmadığı görülünce sinir olundu. Düğün telaşı bitince tüm gelin dergileri evlenme planları yapan bir başka kız arkadaşa verildi ve tekrar kadın dergilerine dönüldü. Arada bazen Formsante alınıp sağlık zindelik konularında ipuçları yakalanmaya çalışıldı, yeni çıkan Women's Health ile devam edildi. Ve sonunda, hayatımdaki dönem dergilerinde son noktaya gelindi: Hamilelik ve anne-bebek dergileri. Demek bundan sonra çocuk dergileri alınmaya başlanacak ve aynı döngüye tekrar girilecek.
Her dönem için bir dergi var ama yaşlılar için pek birşey yok farkında mısınız? Böyle bir dergi çıkarsak tutar mı acaba?
Geriye bakıp en çok hangi dergiyi okumaktan zevk aldığımı düşündüğümde sizleri şaşırtacağını sandığım bir cevaba ulaştım. Babamın "Hayat Tarih Mecmuaları". Babam tarihe pek meraklıdır, tarih sevgimi ondan aldım herhalde. Evde ciltlenmiş halde bulunurdu dergiler, ben de açır okurdum sürekli. Tutankamon'un mumyasının bulunuş hikayesini oradan okudum, mumya yapımında beynin burundan kancalar vasıtasıyla çekildiğini o dergiden öğrendim, Osmanlı İmparatorluğu'yla ilgili ders kitaplarında kuru kuru geçen bilgilere fotoğraflarıyla ulaştım. Kısacası o dergileri çok sevdim. Piyasalarda olan Popüler Tarih gibi dergilerde aynı tadı bulamadım. Ama hala umudum var, bir gün yine böyle bir dergi çıkacak ve ben tekrar çocukluğumdaki gibi sayfalarının arasında kaybolacağım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder