Tatilim sırasında anneannemi ziyaret için günübirlik Manisa'ya da uğradık. Uzun zamandır gitmemiştim. Kısa bir tur atınca birkaç fotoğraf çekip sizlerle paylaşayım istedim. Bilirsiniz Manisa denince akla ilk olarak mesir macunu ve Manisa Tarzanı gelir. Önce mesir macunumuzu aldık (ama marketlerde kavanoz içinde satılan bal kıvamındakilerden değil, camiden atılanlardan), sonra da Manisa Tarzanı'nın yeni yapılan heykelini görmeye gittik. Küçükken hatırladığım sadece büstünün olduğuydu. Manisa Tarzanı, ya da gerçek adıyla Ahmet Bedevi Manisa'da çok sevilen biri, kendisi ilk çevrecilerden. Yaz kış üstünde sadece şortla dolaştığı bilinir. Annem çocukluğunda şehre indiği zamanlarda çarşıda dolaşırken gördüğünü söylerdi. Ağaçlara, yeşile çok düşkünmüş. Yeşile zarar verenlere, ağaçların dallarını kıranlara falan çok kızarmış. Manisa da nihayet hak ettiği değeri vererek soldaki heykeli hazırlamış. Heykel gördüğünüz gibi yüksek bir kaide üzerinde bulunuyor. Dayımın söylediğine göre aslında ilk başlarda yerle aynı seviyedeymiş, ancak şehir vandalları zarar vermeye başlayınca böyle bir kaide üzerinde yükseltmişler. Böyle sevilen bir kişinin heykelini bile tahrip edebilen insanlar varsa (ki insan demek içimden gelmiyor) Ankara'da yeşil alanların üzerinde bulunan keçilerin tahrip edilmesine şaşırmamak lazım. Nasıl bir zihniyet, nasıl bir yetiştirilmedir anlamadım. İnsanın nasıl eli gider de zarar verir, nasıl kıyar anlamak mümkün değil. Buradan da yine herkes anne baba olmalı mı yazıma gidiyor konu. Neyse.
Yakınlarda bulunan bir hana da (Yeni Han) uğradık. Harabe halindeki yerleri restore edip kullanıma açmalarına bayılıyorum. Orada durup eski zamanları hayal ederim genelde. Deve kervanları mal satmaya geliyor, tüccarlar yukarıdaki odalarda konaklıyor, bizim oturup çay kahve içtiğimiz yerlerde yemek yiyorlar vs. Aynı zamanda Conan'daki hanlar da aklıma gelir, ama Conan hayranlığımı başka bir yazıya saklayayım. Kuşadası'nda da böyle bir Han vardı, adını unuttum şu anda. Manisa'dakinde oturup birşeyler içecek vaktimiz olmadı ama içeride bulunduğum 2-3 dakika bile eski zamanlara gitmeme yetti.
Yakınlarda bulunan bir hana da (Yeni Han) uğradık. Harabe halindeki yerleri restore edip kullanıma açmalarına bayılıyorum. Orada durup eski zamanları hayal ederim genelde. Deve kervanları mal satmaya geliyor, tüccarlar yukarıdaki odalarda konaklıyor, bizim oturup çay kahve içtiğimiz yerlerde yemek yiyorlar vs. Aynı zamanda Conan'daki hanlar da aklıma gelir, ama Conan hayranlığımı başka bir yazıya saklayayım. Kuşadası'nda da böyle bir Han vardı, adını unuttum şu anda. Manisa'dakinde oturup birşeyler içecek vaktimiz olmadı ama içeride bulunduğum 2-3 dakika bile eski zamanlara gitmeme yetti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder