9 Ocak 2009 Cuma

Yazmaya değer mi bilmem ama yazdım işte

Bloga sürekli olarak fevkalade manalı şeyler yazılacak diye bir kural yok değil mi? Zaten ben hislerimi, düşüncelerimi yazmak için açmadım mı bunu? O zaman yazabilirim. Daha önce yazmadım herhalde, eski yazıları da taramayacak kadar yorgun hissediyorum kendimi nedense. Acaba henüz sıcaklığını kaybetmemiş yatağıma geri mi dönsem?

Neyse.

Yazmak istediğim şey şu. Biliyorsunuz ben rutin olarak seyahat yapıyorum. Aşti ve Gar Ankara'daki favori mekanlarım. Dün yine Aşti'yle hasret giderirken (erken kaçtım yine) hoşuma giden birşeyi annemle paylaştım. Daha önce kocama da anlatmıştım. Sizleri neden mahrum edeyim peki? (tekrar olmuyordur umarım, oluyorsa kusura bakmayın).

Terminallerde otobüsler genellikle yarım saatte bir kalkar bilirsiniz. Yolcusunu alan zamanı geldi mi gider, yerini diğer yarım saatin otobüsüne bırakır. Biraz gecikme olursa anonslar başlar "Hareket saati 17:30 olan otobüs şoförleri, lütfen peronları boşaltınız". Bu arada ortalık iyice karışmasın diye bir sonraki otobüslerin peronlara girmesine izin verilmez. Onlar da peronun ucunda dizilirler. İşte bu görüntüyü çok seviyorum ben. Göz alabildiğine otobüs sıra bekliyor, sanki hepsi yarışta. Start verilince hızla harekete geçip perondaki yerlerini kapmaya başlıyorlar. Sanki sona kalan açıkta kalacak gibi. Hatta eski Amerikan filmlerinde olduğu gibi mini etekli bir kız ortada dikilsin, start bayrağını o indirsin istiyorum, olmuyor tabii. Sonuç olarak, o start anını çok seviyorum ben. Biraz manyaklık da var tabii, normal bir insan evladı neden bu detaya takılsın ki :)

2 yorum:

3prenses dedi ki...

evet bende orada sıksık bulunuyorum.görüntü gözümde canlandı şimdi.birde verilen anonslar da bişey dikkatimi çekiyor.bir kaç anons verilirya sonuncusun da kızın sesi okadar sinirliki.bende hep ona gülerim.

ferulago dedi ki...

Bir dahaki sefere dikkat edeyim ben de :)