Oscar'ları da dağıttık. Aslında belki de artık yazmamım anlamı yok, bu saate kadar nasıl olsa öğrenmişsinizdir ama kendi izlenimlerimi yazayım dedim yine de.
Oscar, Golden Globe, Emmy gibi bilimum töreni canlı canlı izleme takıntım var. Olup biterken uyanık olayım izleyeyim, ertesi gün haberlerde duymayayım istiyorum. İzlerken de orijinali olsun istiyorum. Simültane çevirmenlerin kocamın deyişiyle tane tane çevirisini dinlemek istemiyorum. Ihm, ehm olmadan adamların kendi seslerini duymak istiyorum. Dün akşam bu nedenle gecenin bir yarısında dikildim. Aslında kocam da seyredecekti, geçen hafta "bu sefer seninle kalkıp ben de seyredeyim" dedi. Ama 12'ye doğru yatınca, tören de 1 gibi başlayacak denilince gözü korktu, sen de uyu dedi bana ama manyaklık diz boyu olunca el mecbur kalkıyorsun. Yine de saati 2'ye kurdum. Kırmızı halı kısmını atlayayım bari 1 saat daha uyusam kardır dedim. Saat çalınca önce kocam uyandı, sağolsun kibar bir dürtüklemeyle saatin beceremediğini yaparak kalkmamı sağladı. Televizyonu açtığımda hala kırmızı halı görüntüleri vardı. Bitmedi bir türlü. Ben de üşümeyeyim diye üzerime bir battaniye alıp kıvrıldım, ara sıra gözlerimi kapatarak (ya da ara sıra açarak) beklemeye başladım. 3:30 gibi bir ara gözümü açtığımda bir de baktım ki yaşayan en seksi erkek seçilen Hugh Jackman sahnede. Bana haber vermeden başlamışlar meğerse. Neyse ki tam zamanında uyanmışım. Açılış esprilerini kaçırmışım sadece, onu da bu akşam tamamlarım. İlk ödül olarak En iyi yardımcı kadın oyuncu veriliyordu. Bu sefer sunum sistemini değiştirmişler, şaşırdım doğrusu. Eskiden bilirsiniz kadınlar erkekleri, erkekler kadınları sunardı. Yani En iyi yardımcı kadın oyuncu ödülünü Geçen Yılın yardımcı erkek oyuncu Javier Bardem vermeliydi. Ama bu sefer geçen seneki + zamanında bu ödülü alan 4 oyuncu daha sahneye çıktılar ve her biri bir adayı tanıttı. İyi ki adaylardan biri değildim, kesin utanır, kızarır hatta ağlardım. Bol thank you, I love you'lu tanıtımlardan sonra Penelope'ye verdiler ödülü. Javier verseydi ne güzel olurdu, Penelope ile hala birlikteler mi bilmiyorum gerçi. Ama belki de gelmediği için böyle bir şey yaptılar. Aynı şekilde geçen sene en iyi erkek oyuncu ödülünü alan Daniel Day Lewis de piyasada yoktu. Bırak tek başına vermeyi, beşli ekip içinde bile yoktu. İlginç.
Neyse, ödüller teker teker verilmeye başlandı. Bir ara En iyi kısa animasyon ödülü verildi. Alan kişi Asyalıydı (büyük ihtimalle Japon). İngilizcesi pek iyi değidi sanırım o yüzden teşekkürlerini kısa kesti ve en sonunda sözlerini "Domo arigatto, mister robotto" diye bitirdi. Gülmekten yerlere yattım. Yaşı küçük olanlar neden güldü diyebilir, öyle bir şarkı vardı eskiden, hey gidi günler hey.
Bir ara Hugh Jackman, Beyonce ile birlikte "Musical is back" diyerek çeşitli müzikallerden sahneler canlandırdı. Pek beğendim. Van Helsing olarak da tanıdığımız, Wolverine olarak bağrımıza bastığımız sert kişilik pek güzel şakıdı ve dans etti sahnede. Bravo.
Tören gayet güzel geçti, aralarda bir sürü reklam kuşağı olduğu için bir sürü işimi de hallettim. Ortalığı toparladım, sabah kahvaltıda yiyelim diye börek yaptım, bavulumu hazırladım vs. vs. Ütülerimi bitirmemiş olsam onları da tamamlardım hatta, o derece hamarattım sabahın köründe.
Slumdog Millionaire ödülleri resmen sildi süpürdü. Curious Case of Benjamin Button'ın eli böğründe kaldı bir nevi. Kate Winslet'ın ödül almasını bekliyordum zaten ama Sean Penn sürpriz oldu. Filmi hakkında bilgim yoktu ama Akademi eşcinsel rollerinin canlandırılmasını seviyor galiba. Mickey Rourke alsaydı iyi olacaktı ama olmadı. Bir Oscar töreni daha böylece bitti. Onlar bilimum tören sonrası partisine giderken ben de bavulumu alıp Ankara'ya doğru yola çıktım.
2 yorum:
hayatım tek kelimeyle,
hastasın :)))
Uyanmama sen vesile oldun, demek ki snein de payın var ehe. Heath Ledger'dan bahsetmemişim onu da ekleyeyim
Yorum Gönder