21 Ocak 2010 Perşembe

Şekerim bana küsmüş

Şekerim bana küsmüş, hatta sadece bana değil anneme de küsmüş galiba. Şekeri tanıyorsunuz, muhabbet kuşlarımdan erkek olanı. Daha önce tanıştırmıştım sizi. İsteyenler yavrularım etiketi altındaki yazılara bakabilir, link vermiyorum ayrıca. Kafesten çıktığı an etrafta kamikaze uçuşu yapar gibi dolanan, es kaza elinize yiyecek bir şey aldığınızda (çekirdek, elma, ev yemeği, aklınıza ne gelirse), elinizde görmeyi bırak, paket açılma hışırtısını bile duyup uçup gelen,
mutfak tarafına yöneldiğinizde "ohhh, musluk altında bir duş alayım" diye peşinizden koşturan (koşturan? eheheh komik oldu) kuş bir süredir bunları yapmaz oldu. İşin kötüsü ben bunu geç farkettim. Bir süredir evde yapmam gereken bir sürü iş var ve kendimi odama kapatmam gerekiyor. O yüzden kuşlarla pek fazla ilgilenemiyorum. Hatta bir keresinde şeker uçarak bana gelirken kapıyı yüzüne kapattım ve unuttum gitti. Ama anlaşılan o unutmamış.

Geçen akşam bir de baktım ki kuş avizenin üstünde öylece oturuyor. Mutfağa gidiyorum orada, meyve alıp geliyorum yine orada, "Şekerim, tatlı kuşum gel" diyorum yine orada. Ele gelmiyor, kaçmayı veya kafese girmeyi tercih ediyor. Kafese girdiğinde de donuk, eskisi gibi bıcır bıcır öten, şımarıklıklar yapan kuş gitmiş, yerine donuk bir kuş gelmiş. Acaba hasta mı dedik ama değil. İnanmayacaksınız belki ama kuşun bakışları bile donuk. Nerden anlayacaksın demeyin, 6 yıllık kuşum o benim, anlıyorum işte.

İşte bu kuş bana küs, anneme küs. Sadece babama geliyor, kafasına konuyor o kadar. Eğer banamın dizine falan konarsa da kıçını dönüyor resmen. Kaç gündür böyle bilmiyorum. Dedim ya, ben odama kapanıp çalışıyordum. Maalesef annem de farketmeyince durum iyice kötülemiş. Son birkaç gündür kendimizi affettirmeye çalışıyoruz. Koskoca kadınlar yalvar yakar olduk minicik kuşun etrafında, şebeklikler yapıp gönlünü almaya çalışıyoruz. Ama yavaş yavaş işe yarıyor. Eski haline dönmeye başladı şekerim. Ama feci küsmüş belli. Haklı tabi kuş, cumaları giderken bile "ben gidiyorum, pazartesi akşamı döneceğim, kendinize iyi bakın vs." diye vedalaştığım kuşu (o da çok güzel dinlerdi hep, mutlaka izahat verirdim her seferinde) ihmal ettim, nasıl olsa evde birileri var diye vedalaşmayı unuttum ne zamandır. O da içlendi tabii.

Kıssadan hisse: Hayvan deyip geçmemeli, hadi kedi köpek neyse de, kuştur anlamaz hiç dememeli. Sonra minicik kuş maymun eder insanı :)

5 yorum:

lori dedi ki...

:( kiyamam ben ona!
ya onlar cok akilli, kedi kopek kadar akilli ve de hisli.
yillar yillar once, Mavi$ diye bi muhabbet kusum vardi benim de. konusur, ayni seninki gibi pesimden dolanir, ne yesem tadina bakar, simarik, banyo yapar.. ay dillere destan biseydi.
ben ingiltere'ye gittigim gece (ki ilk gidisimdi, en az bi sene donmiycektim) sabaha kadar bagarmis. annemler uyusun diye kafesin ustunu ortmusler, sabah bulduklarinda kan icinde yerde yatiyomus :(( hayvn kendini vura vura intihar etmis resmen , hala bunun acisini unutamam :((
nolur gonlunu tam manasiyla alin ya, bi daha da sakin suratina kapi falan kapama Ferulago lutfennn.
mucxx

ferulago dedi ki...

loricim, çok üzüldüm senin kuşuna. Barıştık merak etme, affetti bizi ama 1-2 gün kan kusturdu resmen :)

İçimden Geldiği Gibi dedi ki...

Benim sarı bir "limonum" vardı...O da küserdi.Hayvanlar hisli yaratıklar hele hele kuşlar...

Bu arada Ferulagocum bana zor bir soru sormuşsun valla inan en ufak bir fikrim yok. :-o
Hiç denk gelmediği için izlemedim nasıl birşey?
Uygun kelimelerle konuyu araştırmak lazım.Yalnız SOS'u ışıkla 3 kısa ışık-3 uzun ışık-3 kısa ışık şeklinde yollıyabilirsin onda sorun yok ama diğerini bilemedim.
sevgiler...

GeCe dedi ki...

ah canım ya ne tatlı onlar bizden daha fazla hisli hele küçük dünyalarında başka birşey yokken

ferulago dedi ki...

Hayvan deyip geçiyoruz ama bizden hassaslar