Bizim zamanımızda iki aşamalı sınav vardı, ilkine girip, ikincisine girme hakkı kazanabiliyorsak eğer girer, sonra da yerleştirilirdik, bu kadar basitti bu iş. Şimdi o sınava gir, bu sınava gir, etraf sınavdan geçilmiyor.
Dün 2 görevim vardı. Sabah Matematik sınavına girdik. 2 testin olduğu, önce bir testin verildiği, sonra soru kitapçıklarının alınıp ikincisinin verildiği bir sınav. Ben bu tarz bir sınava en son yıllar önce LES'te girmiştim (şimdi ALES oldu gerçi). Bir testi verip, toplayıp sonra diğerini vermişlerdir. Türkçe vs. kısmında vakit artırmış, Matematiği yetiştirememiştim. Keşke ikisi de elimin altında olsa da artırdığım süreyi diğerinde kullanabilseydim diye çok hayıflanmıştım. Dün gerçi benim sınıfımda süre artıran 2 kişi oldu sadece, gerisi son dakikaya kadar kaldı.
Gördüğüm kadarıyla öğrenciler oldukça heyecanlı ve stresliydi. Cevap kağıtlarında yazan doğum tarihlerine göz attım, hepsi 1992 doğumluydu. Benden 20 küçük, erkenden evlenmiş olsam benim çocuklarım olacak yaştaydılar. Bunu farkedince bir an afalladım. İnsan kendini hep olduğundan küçük görüyor nedense. Belki yaşımı göstermememin de bunda etkisi vardır. 18 yıl sonra ben de sınav salonunda görevli değil de, kapıda heyecanla bekleyen annelerden biri olacağım. Herhalde bebekler doğunca o günler de çabucak gelecek yaşamın hay huyu içinde. Her anın değerini bilmeli o zaman.
Öğleden sonra Yabancı Dil sınavı vardı. Sabahkinden farklı olarak kimsede heyecan görmedim. Sınava gelenler çoğunlukla birbirini tanıyordu. Kızlar 2-3 kişilik gruplar halinde kikirdeyerek salonlarını arıyor, bulanlar ya diğerleriyle öpüşüp sınıfa giriyor, ya da eşyalarını bırakıp arkadaşlarının yanına koşuyorlardı. Erkek arkadaışıyla da gelenler de aynı şekildeydi. Sanki partiye gider gibiydiler. Şaştım kaldım. Bir öğrenci "sınav artık başlasa, beklemekten sıkıldım" dedi. Kimsede zerre kadar heyecan yoktu anlayacağınız. Orta yaşlılar da vardı sınavda. Aslında ben de zaman zaman dil sınavına girip mütercim tercümanlık falan yazmak istiyorum ama devam zorunluluğu var, o yüzden yapamıyorum. Kocama anlatıp güldüğümüz bir hayalim var. Sınava girip birinci oluyorum ve aile fotoğrafı çekmeye gelen gazetecilerin önüne eşşşşek kadar bir kadın, kocası, anneler, babalar, kardeşler, onların çocukları şeklinde koca bir ordu halinde çıkıyoruz. Artık bebeklerim de bu hayale dahil olacaklar, daha da kalabalıklaşacağız. :)
Bugün bir oturum daha var ama benim görevim yok. Tek başıma evde oturuyorum. Şimdi kalkayım, gazete alayım ve kocam yanımdaymış gibi güzel bir kahvaltı hazırlayayım, kocamla olmasa da bebeklerimle konuşa konuşa yiyeyim.
2 yorum:
:) hayaline cok guldum.
yaa yaslaniyoruz guzelim, ben de kendimi kucucuk gorsem de essek kadarim aslinda! :( ay ne kotu fenaaa pof!
loriciğim, maalesef öyle olduk, baksana anne de olacağız yakında :)
Yorum Gönder