Bir haftasonu daha geçti. Yeni ajandamı ve takvimimi kullanmaya çok az kaldı. Gerçi bu sabah kocamla evde dört dönerek bir türlü bulamadığım ve yanımda Ankara'ya götürmem gereken bir nesneyi ararkenki halimi görmeliydiniz. En sonunda kocam çantamın muhtelif gözlerinden birinde bulunca bana şuna benzer bir şey dedi "ajanda, takvim hikaye, senin bu dağınıklığın geçecek gibi değil". Haklı olmasından korkuyorum. Ama planladığım işleri bir bir tamamlamaya çalışıyorum. Ne zamandır yığılan ve sürekli bahaneler bularak kaçmaya çalıştığım bu angaryalar bittikçe kafam da formatlanmış gibi olacak umarım.
Bugün diyetim ve ben pek anlaşamadık. Her zamankinden çok daha geç bir saatte çıktım yola. Öğle yemeği olarak sebzem vardı. Sandviçle geçiştirme hakkım bitmişti maalesef (bu hafta sadece 1 kez sandviç hakkım vardı onu da harcamıştım). Karnabahar yemeği de otobüste yemek için iyi bir seçim değil. Ben de 10:30 öğünümde biraz karnabahar yemeği yedim, öğle yemeğini çay ve meyveyle geçiştirdim, arada bir de eti cin kaçırdım, değişik bir şey oldu. Bakalım bunun etkisini çarşamba günü nasıl göreceğim.
Kocam haftaiçi kar yağacak haberini sevinçle karşıladı. Belki bu yılbaşı kar görürüz biraz diye ümitlendik. Yılbaşları genelde California Dreaming şeklinde geçiyor kaç yıldır. Geceyarısından sonra çıkıp kartopu oynamak kimbilir ne kadar güzel olur, belki bu sayede geçen senelerde olduğu gibi sızıp kalmam da. :)
Bazı bloglarda yılbaşı ağacının hıristiyanlık adeti olduğundan, kültürümüzde olmadığından bahsediliyor. Hatta dün gece Sex and the City'nin eski bir bölümünde Charlotte musevi olmaya karar verince haham artık yılbaşı kutlaması, yılbaşı ağacının olmayacağını söylemişti. Nişanlısı ise artık bir çok Musevi yılbaşında çam kuruyor demişti. Sadece bizde yok anlaşılan. Yılbaşı ağaçlarını seviyorum. Yeni bir yılın gelişini kutlamak için plastik ağacımı ışıl ışıl yanan ampuller ve süslerle donatıp yanıp sönüşünü seyretmeye bayılıyorum, alışveriş merkezlerinin süslenmesini dört gözle bekliyorum, seviyorum işte ne bileyim. Dini veya diğer herhangi bir anlam yüklemiyorum. Yılbaşı ağacı kurmanın beni kendi kültürüme yabancılaştırdığını da düşünmüyorum, ona gelene kadar neler neler var hergün karşılaştığımız. Seviyorum işte :)
4 yorum:
Şimdiden nice senelere bu sen de bitiyor ya.
Hepimiz için bir öncekinden güzel olsun :)
öss 2009 sınav sorusu:
"Yeni bir yılın gelişini kutlamak için plastik ağacımı ışıl ışıl yanan ampuller ve süslerle donatıp yanıp sönüşünü seyretmeye bayılıyorum"
yazar bizimle paylaşmak istediği bu duygu ve düşüncesinin neresinde hatalıdır?
a)plastik ağaç olmaz
b)yılbaşı da neymiş gavur icadı.
c)ampuller yanıp sönmez
d)ağaç seyredilmez
e) eeeeee, her sene aynı terane bi de utanmadan plastik ağacı süslerle ırtla zırtla donatıp diyorsun insanda biraz utanma olur, her sene süsleyelim diye başlayıp sonra karşımda uyuyup kalıyorsun, bir de donattığını ima ediyorsun. genelde ağacı ilk görüşün donatılmamış, ikinci görüşün ışıl ışıl yanarken oluyor. ööle blognot ortamında hava atıcam diye süslüyorum falan demeyelim sayın yazar. açık açık kocama süsletip ben keyfini çıkarıyorum diyelim mesela.allaallaaa.
doğru cevap: e (döpuvan)
O kadar da değil, geçen sene bayağı katılmıştım süsleme olayına, en azından baş tarafına :P
Yorum Gönder