5 Kasım 2008 Çarşamba

Bir kuş hikayesi

Dünkü yazımda bir saka hikayesi anlatacağımı yazmıştım. Fazla geciktirmeden yazayım. Bundan yaklaşık olarak 14 yıl önce bir yaz akşamıydı. Bir gün apartmanımızın kapıcısı kapıya geldi. Anneme dedi ki "abla çocuklar aşağıda bir kuş bulmuş, sizin kuşlardan biri kaçtı herhalde". O zamanlar da muhabbet kuşlarımız vardı. (Ağbime yaşgünü hediyesi olarak gelen Bacak'tan beri muhabbet kuşu besliyoruz.) Bizde kuşlar genelde serbesttir, kafese girer çıkarlar, istedikleri gibi takılırlar. Acaba bir yeri açık unuttuk da kaçtılar mı diye hemen fırladım. Bir baktım ki aynen duruyorlar (Bir gün inanmazsınız, cam ardına kadar açık kalmıştı da bu kuşlar kıllarını bile kıpırdatmamışlardı, bu bakımı, ihtimamı nerede bulacaklar başka, akıllı hayvanlar). Bizim kuşlar evdeyse o kuş kimin? Hemen getir dedik adama, başkasının zavallı kaçak kuşu çocukların elinde hırpalanmasın, bizimkilere okeye dördüncü olsun bari dedik (3 tane vardı evet). Biz muhabbet kuşu beklerken kahverengimsi, yavru bir kuş geldi. Kahverengi ama serçe değil, değişik bir şey. Hemen Meydan Larousse'a baktık, pek birşeye benzetemedik. Akşam babam eve geldiğinde baktı ve hemen bu bir saka yavrusu dedi. Sakaları bilirsiniz, eğer bilmiyorsanız da şu yandaki güzellik oluyor kendisi. Seslerinin çok güzel olduğunu duymuştum. Ama satılmaları da bildiğim kadarıyla yasaktı. Demek elimizdeki bu çirkin yavru (yandaki resme bakınca çirkin kaldı haliyle) bir sakaydı, ne güzel onu da besleriz dedik. Fazladan bir kafesimiz daha vardı, ona yerleştirdik kendisini, yem ve su koyduk. Bizim kuşlar da kafesinin üstüne konup arkadaşlık ettiler buna (daha ziyade meraktan çatladılar). Bu biraz yem yedi ama fazla değil. Babam bunun anne babası da yakınlardadır aslında deyince ertesi gün kafesi balkona koymaya karar verdik. Bir ara balkondan sürekli aynı sesin geldiğini farkettik. Gece boyunca korkudan çıt çıkarmayan hayvan balkonda hep aynı şekilde ötüyordu. Annemle hemen balkona koştuk. Bir de baktık ki balkondaki çamaşır tellerinin üstünde 2 tane kuş. Biz gelince kaçıştılar tabii, yavru da canhıraş feryatlarına devam etti. Babam haklıymış dedik, kuşun anne babası gelmiş. Yavru uçabiliyor mu uçamıyor mu bilmiyorduk, o yüzden hayvanı kafesten çıkarıp balkon zeminine koyduk. Biz yere koyar koymaz yavru uçmaya başladı. Biraz ilerleyince anne babası da bizi görünce kaçtıkları yerden çıktılar ve yavruyu ortalarına alarak uzaklaştılar. Annemle ağzımız açık kaldı. Demek hayvan bir şekilde yuvadan uzaklaştı ve geri dönecek takati kalmayınca apartmanın çocuklarının eline düştü. Kuşlarda annelik-babalık duygusunun bu kadar geliştiğini bilmiyordum, aramaya çıkmışlar demek ki yavrularını, ya da kuşun feryatlarını duyup geldiler, bilmiyorum artık. Ama üçünün birlikte uçarak uzaklaştığı o sahne hala aklımdadır ve düşündükçe hala gözlerim dolar. Keşke bir video kameramız olsaydı da çekebilseydik. Şimdi okuyunca tavuk suyu çorbasına hikayeler mi neydi, onun gibi olmuş ama gerçekten de yaşanmış bir olaydır bu.

1 yorum:

serrose dedi ki...

gercekten tavuk suyu hikayelerine benzmis :)