24 Kasım 2008 Pazartesi

Unutkanlığa devam + öğretmenler günü kutlaması

Unutkanlığa son sürat devam ediyorum. Düzelmeyi umarken cuma günü bir darbe daha indirdim kendime, bravo bana. Yola çıkmak için apar topar hazırlandım, annem-babam sağolsun beni almaya gelip çantalarımı getirdiler ve AŞTİ'ye doğru yola çıktık. Biletimi genelde internet üzerinde ayırtırım/alırım. Bu sefer biletimi otobüs şirketinden kazandığım puanlarla alacaktım, benim gibi sürekli yolculuk yapanlar için harikulade bir uygulama, kartlığımda taşıdığım kamil koç kartıyla biletimi aldım, otobüsün yanına gittim, çantaları yerleştirdim ve o anda nedense aklıma cüzdanıma bakmak geldi. Koca bavulumun içinde cüzdanımı aradım, taradım yok. O göze bak, bu göze bak yok işte. Çıkmadan önce gördüm, başka bir yerde unutmuş olamam, yolda çantam kapalıydı ve arabayla geldik, çaldırmış olamam. Fakültede unutmuş olmalıyım, hatta yerini bile biliyorum aslında. 10 yıl kadar önce o zaman odam laboratuarın orada bir yerdeyken ve ben de 10-15 adım ilerideyken çantam açılıp cüzdanım çalınmıştı. O aralar zaten 1-2 ayda bir birinin canı yanardı, yıllardır bulunmamıştı kimin yaptığı. Gerçi diğerlerinin cüzdanı Kızılay'daki bir pasajda bulunuyordu ama benimkinden ses çıkmadı. Karakola gidip cüzdanım çalındı dediğimde "ee, neden geldiniz" gibi anlamlı bir soru sorup benim ısrarımla tutanak tutmuşlardı. Kartlarım, kimliklerim, az bir miktar param gitmişti. Ben kapattırana kadar kredi kartımla bir ganyan bayiinden para çekmişler. 80 TL idi ama o zamana göre iyi para. Neyseki ödemememiştim vs. O günden beri kolumda asılı bir freebag ile dolaşırım, cüzdanımı, telefonlarımı içine koyarım, o olmadan kendimi çıplak gibi hissederim. Herkes alıştı bu halime, eskiden dışarı mı çıkıyorsun diye sorarlardı. Tabii beni tanımıyorlar, minicik freebag'e bavul çantamdaki neyi sığdırabilirim ki?

Neyse, en sık yaptığım cüzdanımı arka gözde unutup çıkmak. Genelde durağa gittiğimde aklıma gelir ve yol yakınken dönüp alırım. Bu sefer ise yol yakın olsa bile zaman yok. Otobüs 15 dakika sonra kalkacak, yetişmeme imkan yok. Bırakıp gitsem otobüs kaçacak, rahat hatta tekli koltuk bulmuşum kendime, üstelik de puanla almışım bileti, yakmak işime gelmez. Cüzdanın orada olduğundan da eminim (emin gibiyim ama yine de içimde ne olur ne olmaz hissi var). Annem imdadıma yetişti, fakülteye gidip orada mı değil mi diye baktılar. Biz bu arada yola çıktık ve ben telefon gelene kadar bir miktar kendi kendimi yedim. Neyse ki rahat hatta gidiyordum, cep telefonları açıktı, kredi kartlarını iptal ettirmek için orayı burayı arayabilirdim ama otobüste konuşmayı çok sevmem, etrafı rahatsız ettiğimi düşünürüm, fısıltıyla konuşsam da olmaz offffffffff. sonraki 20-25 yolda anlamsızca etrafa bakarken annemin telefonuyla içime su serpildi. Cüzdanımı elleriyle koymuş gibi bulmuşlar :) Hafifçe oh çekerek yolculuğumun geri kalanını huzur içinde geçirdim. Yanımda annemin verdiği bir miktar para, kimlik olarak ise evlilik cüzdanı, bu haftasonu kocamın cüzdanına sığındım anlayacağınız...

Yazımın sonunda öğretmenler günü için de iki kelam yazayım. Annem emekli ilkokul öğretmenidir, hatta 1 yıl benim de öğretmenliğimi yapmıştır. Annenizin öğretmeniniz olması kadar talihsiz birşey olamaz hayatta. Hiçbir öğrencisine fiske vurmayan bu kadın bana bir tokat atmıştı zamanında. Sıkıysa velimi gönderip şikayet edeyim, kimi kime şikayet edeceksin? Hak etmiştim gerçi, normalde şımarık bir öğrenci değildim, öğretmenin kızıyım diye havam yoktur ama bir gün çıldırtmışım kadıncağızı, dayanamamış. Çok akıllıca bir taktik üstelik. Diğerlerine ibret oldum ama boş yere ibret oldum, dediğim gibi kimseye fiske vurmadı annem. Hatta aşı zamanında da ilk aşıyı ben olurdum. Sıranın arkalarından bulur beni en öne getirir, şak diye vurdurturdu iğneyi. Arkada saklanmaya çalışanlar da "kendi kızı bile kaçamadı, çaresiz aşı olacağız" diye direnmekten vazgeçerlerdi. Akıllı kadın. Öğrencileri o kadar severdi ki onu sallanan dişlerini bile anneme çektirirlerdi. Evde bağırış çağırış annelerine dokundurtmayan mini mini çocuklar nasıl bir sevgi bağı varsa öğretmenleriyle aralarında okula gelip anneme çektirirlerdi dişlerini. Gözlerim doldu bak yazarken. İşte bu kadının öğretmenler gününü kutluyorum. Hem çok iyi bir öğretmen olduğu için, hem de benim öğretmenim olduğu için iki kez. Öğretmenler günün kutlu olsun öğretmenim.

Hiç yorum yok: