Gelelim son başlığımıza, Anna Karenina. Bir solukta okuduğum bir kitaptı. İngilizce olarak satılan klasikler serisinden almıştım, içim burkularak da okumuştum. Sonra da filmini seyretmiştim. Şimdi Ankara Devlet Opera ve Balesi bale olarak sergiliyor. Yarım saat kadar önce 8 Ocak temsilinin biletlerinin satışa çıktığını belirten bir mail aldım. Hemen online bilet satış sistemine girdim ki ne göreyim bilet kalmamış. Yuh. Sistemin şöyle bir güzelliği var, koltuklar doldukça insan şeklini alıyor, size bunların üzerine imleci götürerek hangi bilet internetten alınmış, hangisi gişeden satılmış, hangi koltuklar protokole, çalışanların akrabalarına falan ayrılmış görebiliyorsunuz. Her temsilde genelde en öndeki sıradan 6-8 koltuk ayırırlar, bunun biliyorum. Ama bu sefer salonda ilk 9 sıra, balkondan ilk 3 sıra direkt olarak ayrılmış. Kalanlar da hemen satılmış. Bu pazartesi olacak temsile baktım, onda da aynı şekilde. Tamam anlıyorum, ilk temsiller bunlar, balerinlerin baletlerin eş dostları, aileleri gelecek seyredecek ama bu kadar da yer ayrılır mı? Madem öyle yap onlara ayrı 1-2 özel temsil, herkes gelsin yavrusunu alkışlasın, o temslleri satışa sunma, sonra biz sıradan insanlar için de biletlerin tamamen satıldığı temsil sun. Çok sinirlendim sabah sabah. Kimbilir ne zamana bilet alabilirim.
25 Aralık 2008 Perşembe
Kısa kısa (kolyeler, kitap, Anna Karenina)
Takı kutumdan ve kolyelerim için de askı gibi bir çözüm aradığımdan geçenlerde bahsetmiştim size. Kolyelerim için pratik zekalı annemden pratik bir çözüm geldi. Askı sistemi oluşturana kadar idare eder. Ortalarda dağılmalarından bıkarak bir fotoğraf albümünün içine koyuvermiş. Hani fotoğraf bastırdığınızda stüdyonun verdiği dandik albümlerden. Her sayfasına bir kolye yerleştirmiş, derli toplu olmuşlar. Bükülüp şekilleri bozulmadığı sürece fena bir çözüm değil aslında, en azından dediğim gibi askı bulana kadar.
Alper Canıgüz diye bir yazar var. İlk 2 kitabını bir solukta okumuştum, okurken de gülmekten yerlere yatmıştım. Kitabın arka kapağındaki yazıları okumanız bile almanız için yeterli, içine şöyle bir bakıp karar vereyim demeye hiç gerek yok. Zekice kurguları var kitaplarında ve bir yerlere göndermeler. Mesela ilk kitabının kahramanlarından biri Hector Berlioz, ikincisi Alper Kamu adında bir çocuk. Hatta 2. kitabının arka kapağındaki yazı da şu adreste var ne olur okuyun, beğenmezseniz kitabı boşverin. Hatta İstanbul hakkındaki aşağıda resmi görülen şu kitabı da sırf onun da bir hikayesi var diye almıştım. Sürekli kitapçılara, internet sitelerine bakar, yeni kitabı çıkmış mı diye sorarım. Nihayet dün baktığımda yenisinin de çıkmış olduğunu gördüm, hemen gidip alacağım çok sevindim. Adı Gizli Ajans. Bu seferki hikayesi bir reklam şirketinde geçiyormuş, belki reklamcı arkadaşların ilgisini çekebilir :) En kısa zamanda bunu sonra da diğerleri tekrar okuyacağım.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
1 yorum:
Kitabı aldım, çok mutluyum.
Yorum Gönder