Bu tatil boyunca her türlü sinemaya gitme girişimim kocam tarafından ustalıkla bertaraf edildi. "Bu sıcakta klimalı salonlarda oturup film seyretmek yapılacak en güzel şey" tezim maalesef etkili olmadı. Sıfıra sıfır, elde var sıfır, tek bir sinema filmi izlemeden dönüyorum geri. Belki haftasonu daha şanslı olurum.
Ben de bu arada evimin sessizliğinin tadını çıkardım. Üst kat komşularımız çocuklarını her yaz yazlığa yolladıkları için yukarıdan gelen 3 çocuk gürültüsü zaten olmuyordu, ama yandakiler bizi canımızdan bezdirmişti, daha önce okuyanlar hatırlar. Ne mutlu bize ki yıllardır boş olan alt katlarına bir aile taşındı ve herhalde biraz da şikayet ettiler ki artık yandan gelen tek bir ses bile yok. Zaman zaman çocuklarının koşturması, bağırtısı oluyor ama gecenin 2'sinde babanın böğüre böğüre çocuk şarkıları söylemesinden, anne ve babanın çocukla bağıra çağıra konuşmalarından kurtulduk.
Bu seferki tatilim tam tatil gibi oldu anlayacağınız. Bir de üstüne üstlük çok sevdiğimiz iki arkadaşımızla Kentpark'a kahvaltıya gittik bir sabah. Kentpark Eskişehir otogarının karşısında 1-2 yıl önce yapılan büyük bir park. Haberlerde falan mutlaka görmüşsünüzdür, içinde plaj olan park diye geçer adı. Ankara'daki neredeyse tüm tanıdıklarımın gidip gördüğü parkı nihayet part-time Eskişehirli olarak ben de görmüş bulunuyorum. Güzel bir kahvaltı sonrasında (sohbet, arkadaşlarlar birlikte olmak güzeldi ama maalesef tabaktakilerin neredeyse yarıdan fazlası bana yasaktı) parkı gezdik. Çok övülen plajı, midilli ve atların bulunduğu maneji, şehir içine kadar giden gondol sefasının gondolunu, hepsini gördüm. Plajda denize girenleri görünce içim gitti. Hamile olmasaydım kesin kocamın başının etini yer ben de girerdim suya.
İşte 16 günüm böyle geçti. Bakalım Kentpark'ı siz de benim kadar beğenecek misiniz?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder