26 Ağustos 2010 Perşembe

27+2 (İyice büyüdüm artık) ve kısa kısa

İyice büyüdüm. Bu aşamadan sonra bebeklerin kilo artışı hızlanacağı için herhalde kapılardan sığmayan birşey olacağım. Ben de son halimi merak ediyorum. Fakültede bir süre beni görmeyenler "sen hala burada mısın" diyorlar. Tek bebeklere göre aldım başımı gidiyorum tabii, doğumun yaklaştığını sanmaları normal. Kocam bana "gemim benim" diyor, ben kendimi çadır gibi hissediyorum, özellikle de elbise veya etek giydiğimde. Red Hot Chili Peppers'ın Can't Stop diye bir şarkısı vardır, onun video klibinde kapşonlu bir çadır giyer Anthony Kiedis bir ara. İşte aynen öyle hissediyorum kendimi. Aynaya baktıkça gülüyorum halime.


Şaka maka doğuma 2 ay kadar bir süre kaldı (daha erken gelmeyi düşünmesinler sakın). Şu anda hala idrak edemedim galiba ama bundan sonra hayatımız tamamen değişecek. Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Keşke daha önce bebeklerimiz olsaymış diyeceğiz, sevgileriyle kalbimiz dolacak taşacak, bebeklerimize baktıkça ağlamaklı olacağız, onları büyütmenin zorluklarını müthiş segileriyle aşacağız ve hergün bizim bebeklerimiz oldukları için şükredeceğiz. İyice duygusallaştım bu aralar gördüğünüz gibi.


Ağustos neredeyse bitiyor, sıcaklar herhalde yakında gider. Akşamları artık çok daha rahat uyuyorum ama gündüz sıcakları hala yerinde. Geçen Pazar ve Pazartesi sıcaklıklar 30 derece civarında olduğunda çok mutluydum. Bir süredir yaratık gibi olan ayaklarım insan evladı boyutlarına dönmüştü. Şimdi yine şiştiler. Neyse, 10-15 güne kadar gidecek bu sıcaklar.


Ankara dolmaya başladı. Tüm marketlerde kırtasiye reyonları şenlendi. Kendimi kalemlere bakmaktan, defter kaplarına göz gezdirmekten alıkoyamıyorum nedense yine.


Dün 30 Ağustos törenleri nedeniyle trafiğe takılıp 20 dakikalık yolu 1.5 saatte geldim. Hata bende, prova günlerini takip etmedim ve anladığım kadarıyla bir sürü Ankaralı da etmemiş, güzergahını çıkış saatini ayarlamamış. Her sene olmasına rağmen her sene de tongaya düşüyoruz nedense. Ben kendi salaklığımı sessizce kabullendim ama otobüsteki bazı kişiler "inşallah o gün hipodrom yıkılır" diye saydırmaya başladı. Ters ters baktım adamlara. En büyük bayramlarımızdan birinin provası var, her yıl olan şey ve Valilik günlerce önceden kapanacak yolları ve saatleri duyuruyor. Sen duymadıysan, ben duymadıysam ne yapalım yani? Bu zamanlar olacağı belli, internette facebook'a gireceğine Valilik duyurularına, gazetelere bak ona göre daha erken çık yola. Yarın sabah da prova olacak mesela, ben daha erken çıkacağım yola. Neyse, sinirlendim sabah sabah kendi kendime :)

Hiç yorum yok: