15 Kasım 2012 Perşembe

Olaylı yurtdışı kongremiz 1 - bir de perşembe şarkısı olsun haydi

Hayır görünende şer, şer görünende hayır var derler ya, çok inanırım bu lafa. Umarım hep iyilerle, iyiliklerle karşılaşırız derim hep. Bugünkü yazım tam da bununla ilgili.

Geçen Eylül ayında Graz, Avusturya'da yapılacak bir kongreye katılacaktık, yazmıştım daha önce belki hatırlarsınız. Yine aynı yere 2007 yılında kocamla gitmiş ve pek beğenmiştik. Çok sakin, düzenli, Viyana'nın keşmekeşine ve turist kalabalığına sahip olmayan çok güzel bir şehirdi. Viyana'ya kadar uçakla gidip orada trenle Graz'a geçmiş, tren yolculuğunun tadını çıkarmış, dağlarda Heidi'yi aramıştık gözlerimizle.

Aynı yerde bir toplantı daha yapılacağını öğrenince katılım paramızı yatırdık, sunumlarımızı hazırladık ve geçen sefer çok vakit ayıramadığımız ve yağmur-soğuk nedeniyle donduğumuz Viyana'da biraz daha vakit geçirebilmek için ayarlamalarımızı yapıp uçak bileti almaya giriştik. Gerçi çok önemli bir değişiklik vardı artık, 2007'de kocamla elimizi kolumuzu sallayarak gitmiştik, ama bu sefer dünya tatlısı miniklerimiz vardı. Çocukları annemlerin yazlığına bırakmaya karar verdik, zaten başka çaremiz de yoktu. Arabayla yavrularımızı bırakıp geri dönecek ve Ankara üzerinden Viyana'ya gidecek, dönüşte yine çocukları almaya gidecektik. Nasıl yapsak etsek derken ağbim dedi ki "niye gel git yapacaksınız, hem yorgunluk hem de boşuna benzin parası, Viyana'ya İzmir'den gitsenize". Çok mantıklı geldi bize, Dikili'den bizi Aliağa'ya metroya bırakacaklar, biz de Adnan Menderes havalimanına kadar paşalar gibi gidecektik. Böylece hem vakit kaybı az olacak, hem yavrularımızı daha az süre bırakmış olacaktık, benzin tasarrufu da cabası tabii.

Hemen uçak bileti ve otel ayarlamaya giriştim (Temmuz sonu oluyor bütün bunlar). Miles and Smiles kredi kartım var, topladığım puanlarla ya kendime ücretsiz bilet alırım ya da eşime refakatçi bileti, sadece vergiyi cepten karşılar uçarım (uçardım). Bu sefer de böyle yaptım, puanım ancak refakatçi biletine yettiği için önce kendime bilet aldım. Ve işte aksilikler silsilesi başladı. Çok masrafımız olacak, ucuz olsun bari diye ekonomi bileti aldım kendime, yani şu değiştirilemeyen, iade edilemeyenlerden. Sorun olmayacağından eminim ya nasıl olsa. Hemen akabinde kocama bilet almaya çalıştım ama öğrendim ki bilet yok. (Bilmeyenler için Miles&Smiles uygulaması şöyledir: Diyelim Ankara-Viyana uçuşu yapmak istiyorsunuz. Sınırlı sayıda düşük puanlı bilet ayırırlar, mesela 18000 puan. Bu koltuklar bitmişse ancak yer garantili koltuk alabilirsiniz, bunun için de 32000 puan gibi daha yüksek bir puan harcamanız gerekir.) Sınırlı sayıdaki koltuk bittiği için diğerinden almak zorundaydım, puanım yoktu ama sorun değildi, nasıl olsa avans puan veya puan satın alma uygulaması vardı. Müşteri temsilcisiyle konuşurken 2. aksilik suratıma tokat gibi çarptı: Son 12 ay içinde parasını ödediğim bir uçuş yapmadığım için ne avans puan kullanabiliyordum, ne de puan satın alabiliyordum. Kıbrıs'a giderken yaptığım uçuşlar da promosyon-ekonomi sınıfı olduğu için kabul edilmiyordu. Yani kocama bilet alamıyordum. Başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Dokuz yıllık Garanti Bankası müşterisiyim, kolaylık göstermez misiniz kapsamlı telefon görüşmeleri yaptım, mailler attım oraya buraya ama sonuç yok. Çaresiz yedek sırasına yazılıp koltuk boşalmasını bekledim. Gurbetçi vatandaşlarımızın tatil dönüşüne denk geldiği için pek de şans yoktu. Bekledik, bekledik, rezervasyonumuzu sürekli yeniledik, her an aranabilirim diye tuvalete bile elimde telefonla gittim ama olmadı. Bu arada kongre tarihi yaklaştı, 250 Euro katılım ücretini yatırmıştım, gitmesem bile posterimi hazırlayıp giden birisiyle göndermem gerekiyordu. Oysa kocamla tekrar Graz'a gitmeyi, geçen sefer Viyana'da göremediğimiz yerleri görmeyi de çok istiyordum. Bir yandan da acaba bir hayır yok da gidişimizde bu kadar aksilik çıkıyor, zorlamasam mı acaba diye korkuyordum.

Kocam benim üzülmeme dayanamadı, "çok masrafımız olacak ama olsun sana kıyamam, paramızla alalım biletimizi" dedi. Dünyalar benim oldu, herhalde hayır var ki işler bu şekle döndü diye hemen internete girip bilet almaya çalıştım ancak bir diğer aksilik de burada çıktı karşımıza: aynı uçuşa yer bulamadım. Müşteri hizmetleri de yardımcı olamadı, ancak yedek listeye yazılabileceğimiz söylendi. Ya kocama farklı bir uçuş için bilet alacaktım (saçma birşey olacaktı, birbirimizi havaalanında bekleyecektik), ya da kendi biletimi (daha ucuz olsun diye değişiklik yapamadığım, iade edemediğim) yakıp ikimize de başka bilet alacaktım. Ki bu da oldukça masraflı olacaktı, gitmesek daha iyiydi. Tek başına gitmek de istemiyordum ama şartlar artık bunu gösteriyordu. Ya tek gidecektim ya da hiç. Hiç gitmemeyi tercih ettik ama bir yandan da yine yedek listeye yazıldık, havayolunda tanıdık pilot arkadaş var mı, yardımcı olabilirler mi diye düşünmeye başladık. Olmadı olamadı.

Sonra aklımıza başka birşey geldi. Ama elbette bunda da aksilikler çıkacaktı.

İlgilenenler için devamı yarına :)

O kadar Avusturya dedik durduk, perşembe şarkımız rahmetli Falco'dan olsun bari, Rock me Amadeus.


Hiç yorum yok: