Eurovision hakkında 2 kelam da ben edeyim bari, içimde kalmasın. Hadise seçildiğinde çok hoşuma gitmişti, yılbaşı gecesi şarkıyı dinlediğimde ise çok beğenmiştim, bu sefer Sertap'ın çenesi kapanacak demiştim ama yine olmadı. Yılbaşı gecesi cd'den playback yapınca mükemmel görünüyordu hatun ama iş canlı söylemeye gelince olmadı. Kıyafet iyiymiş, kötüymüş, o kadar önemli değil, ses güzelse kıyafet unutulur gider ama ortada pek ses yoktu. Yarı finalde kendi sesinden çok vokalistlerin sesini duyunca herhalde hasta, o yüzden sesini zorlamak istemiyor demiştim. Ama aynısı finalde de olunca Hadise'nin canlı performansının çok kötü olduğunu kesin olarak görmüş olduk. Bari iki vokalisti de kadın olsaydı da erkek olanın sesi kulağımıza, kulağımıza sokulmasaydı. İşte geçene sene Mor ve Ötesi'nin provalarında etraftakilerin "bunlar cd kalitesinde söylüyor" şeklindeki şaşırmalarının anlamı tam olarak anlaşıldı. Seneye Şebnem Ferah gitsin bence. Canlı performansı süperdir, detone olmadan billur gibi sesiyle söyler şarkısını. Çok sevinirim doğrusu.
Gelelim yarışma öncesine. TRT'de gala rogramı vardı, eskilerden gelenler gidenler, şarkılar vs. Sertap gelmemiş, gelse şaşardım zaten. Onun yerine Anne Marie bilmem kim ve Johnny Logan'ı getirmişlerdi. İlk şarkıcıyı ben de tanımıyorum. Türkiye bağlantısı olduğu belli kadında, çok güzel Türkçe konuşuyor, şarkı söylüyordu ama kim olduğunu çıkaramadım. Johnny Logan'ın getirilmesi ise bence tam bir talihsizlikti. Yıllar önce milli enişte diye bağrımıza bastık, ilk birinciliğinden sonra popülerliğini kaybettiğinde kucak açtık, iyi paralar kazandı ülkemizde, sonra 2. yarışmasını kazanınca gitti. Tabii bu dediklerim yaklaşık 20 yıl önce oldu. Şimdi bu yaşlanmış adamı genç kızlarla dolu bir stüdyoya getirmenin ne anlamı var. Jülide Ateş "Johhny Logan bir daha gelsin mi sahneye?" diye çığırdıkça set amirlerinin komutlarıyla o kızlar eveettttt diye bağırıp alkışlıyorlardı ama kim olduğunu pek umursadıklarını sanmam. Yanında annesi olanlar "anne kim bu yaşlı, göbeği kemerinin üstünden pörtleyen adam?" diye sormuştur herhalde. Talihsiz bir seçimdi bence. Bazı şeyler eskisi gibi kalmalı, öyle hatırlanmalı. Bebek yüz Johhny'nin göbeği gözümüze sokulmamalıydı.
Gelelim son yazacaklarıma. Jülide Ateş'i severim, hoş bir kadındır, İngilizcesi de güzel, konuklarla konuştu, denilenleri tercüme etti ama bir hatayla gözümden düştü. Johnny'ye sorduğu sorunun cevabını tercüme ederken "reputation" karşılığı olarak "repütasyon" dedi. Anam, soru senin sorun, o kelimenin anlamını bilmiyorsan neden kullanıyorsun? Repütasyon ne demek. İşte bir yozlaştırma vakası daha.
Bülend Özveren bir Eurovision duayeni oldu çıktı. İlk akla gelen isim o, tarihçesini de biliyor vs, biraz fazla konuşması dışında hiç şikayetim yok. Ama Romanya çıkarken dediği şu laf beni öldürdü (umarım Romen şarkıcı duymamıştır): "Romanya adına yarışan bilmemkim Romen ve Makedon kırması". Kulaklarıma inanamadım, adam kırma dedi kadın için. Sevgili Bülend, köpek değil ki bu kırma olsun, bari melez deseydin, ya da en iyisi hiçbirşey demeseydin.
Norveç'in birinci olmasına şaşırdım, şarkıda bence birşey yoktu. Hatta kocamla yarışmanın başında şimdi bu dangalak şarkılardan biri birinci olur demiştik, olmakla kalmadı bir de rekor kırdı koca ağızlı çocuk.
Böylece jüri sisteminin de pek işe yaramadığı görüldü. Kuzey ülkeleri yine birbirine verdi oylarını. Bence seneye EBU sınırı olan komşuların birbirine oy vermesini yasaklasın. Nasıl olsa Belçika, Almanya, Azerbaycan ile sınırımız yok, biz yine alırız 12 puanları hehe.
Seneye Şebnem Ferah gitsin de birinci olmasak da kaliteli bir ses, güzel bir şarkı dinlesin Avrupa.
6 yorum:
kırma kelimesi benimde dikkatimi çekmişti.çok gülmüştüm.
3prenses, yılların sunucusuna yakılyıramadım, ne büyük bir hata :)
ben yine her zamanki fikrimi savunarak seneye ya huysuz virjinin ya da ajdarın gitmesini istiyorum. hiç bir ciddiyeti olmayan bir yarışma haline geldi. bu şekilde daha çok ses getiririz, adamlar avrupayla iyi kafa kırdılar diye.ha sonuncu olursak (ki bu da zor azerbaycan ve almanya oldukça) bir sonraki sene hakkımız yeniyor diye katılmayıveririz. :)
Haklısın hayatım, Şebnem olmazsa eğer Huysuz gitsin :)
Ahahaha "katinanın elinde makası ..." diye hayal gücümü zorluyorum =)
nora, aslında hiç fena olmaz :)
Yorum Gönder