25 Eylül 2009 Cuma

Aylardır yazmadığım sınav izlenimleri

Yazacak ne çok şey birikmiş meğer. Yenilerini yazmayı düşünürek eskilerine haksızlık ettiğimi farkettim ve ne zamandır yazmak istediğim sınav izlenimlerini yazmaya başladım.

Daha önce bahsetmiştim, AÖF ve ÖSS sınavları vs. bizler için ekstra gelir kaynağıdır, en ihtiyacımız olduğunda hızır gibi yetişirler. Benim için ayrıca farklı okullar gezmek, değişik eğitim sistemlerine aşina olma anlamına geldiğini yazmıştım daha önce. Bu sefer ÖSS sınavında Bizim Fen Fakültesi'nden bir salon çıkmıştı.
ÖSS sınavları haliyle çok önemli. Hatta sınav öncesinde bir arkadaşımla konuşuyorduk da bana ÖSS sınavlarında bir hata yaparsam diye çok gerildiğini, bu yüzden de görev almak istemediğini söylemişti. Ben de şiddetle karşı çıkmıştım. Bizim görevimiz çocuklara yardımcı olmak, onları rahatlatmak, özellikle Akademisyen olduğumuz için ÖSS sınavlarında çocuklarla daha iyi iletişim kurabileceğimize inanıyorum. Görev yerime geldiğimde kendi ÖSS sınavımdaki görevlileri hatırlarım hep. Ben ikili aşama döneminde girmiştim ÖSS ve ÖYS sınavlarına. Stresten bayılmak üzere olan, heyecanı zirve yapan biz öğrencileri asık suratlı salon başkanı ve gözetmenler karşılardı. Zaten gerim gerim gerilirken o insanların negatiflikle yüklü yüzleri, tavırları daha da bir gererdi beni. O yüzden özellikle ÖSS sınavlarında hep güleryüzlü olmaya çalışırım. Sınav başlamadan önce çocuklarla toplu halde sohbet eder, tercihlerini öğrenmeye ve biraz olsun güldürmeye çalışırım. O bir anlık gülümseme bile nasıl rahatlatır biliyorum çünkü.
Kendim sınavlarda görev almaya başladıktan sonra o suratların neden asıldığına dair bir fikrim oldu aslında. Bilirsiniz ÖSS sınavları Haziran ayında ve AÖF sınavlarından sonra yapılır. AÖF'de 4 oturum çıkan bir asistan/hoca/öğretmen eminim ki şunları düşünüyor ÖSS sınavında: Geçen hafta 40 dakikalık bir oturumda 60 lira kazanmıştım, şimdi 3.5 saat burada olacağım, bunun öncesinde de 1 saat var, bu kadar saat için hemen hemen aynı parayı alacağım, reva mı bu şimdi bana? İşte o asık suratların nedeni aynen bu. Beğenmiyorsan görev geldiğinde iade et kardeşim, asık suratınla o çocukların içini karartmanın ne alemi var.

Neyse. Sınav ilerlerken öğrencileri rahatsız etmemeye çalışarak rutin görevlerimi yaparım. Öğrenci giriş belgelerinin toplanması da bunlardan biridir. Bu belgelerde öğrencilerin adresleri de yazar ve ben hep adreslere bakarım. Mamak, Çankaya, Sincan adreslerini gördükçe çok mesafe geldikleri için üzülür, yakınlarda bir okul çıksaymış keşke diye hayıflanır, yakın yerlerden gelenler için de sevinirim. Yine adreslere bakarken bir adres gözüme çarptı. Çankaya'dan bir sokak adı vardır adreste, apartman adından sonra kapıcı dairesi diye devam ediyordu. Belgenin sahibine baktım, sarışın, renkli gözlü, hoş kıyafetli ve ayaklarında converse olan bir kız. Babası kızı kendini dışlanmış hissetmesin diye converse almış, kimbilir durumları nasıldır diye düşünüp kızın istediği yeri kazanmasını diledim, umarım kazanmıştır. Sonuç olarak saatler süren sınav bitti, yerleştirmeler yapıldı ve dersler başladı bile (en azından bizim fakültede).

Sınav salonu bizim kampüs içinde olduğu için yer ve bina itibariyle bana çok da ilginç gelmedi. Ama ağzımı açık bırakan bir detay vardı sınav salonunda onu da sizlerle paylaşmak istiyorum. Sınav öncesi salonda ayarlamalar yaparken duvarların hepsinde sınav kopyalarının yazılı olduğunu gördüm. 1-2 satırlık birşey de değil, destan yazmışlar resmen. O salonda sınav yapan hocalar, asistanlar fark etmiyor mu? Nasıl göz yumuyorlar diye şaştım kaldım. Duvarlar boyansa hemen tekrar yazarlar ondan eminim ama böyle de olmaz ki. Aşağıdaki fotoğraflara bakın da siz de şaşın kalın :)

Bu foto sınıfın genel durumunu gösteriyor. Gördüğünüz gibi tüm duvar kenarlarında yazılar var. Yakından da çektim, yazıların durumunu daha net görebilirsiniz. Ben pes dedim, bakalım siz ne diyeceksiniz. Hatta bu sefer yuh demek istiyorum ekstra olarak. Bu kadar da yazılır mı? Bu fotoğraf da sınıfın pencere kenarı tarafından. Pencere kenarlarında oturanlar daha şanssız kopya açısından. Duvar biraz uzakta olduğundan ve bir de pencereler olduğundan yazacak fazla bir alan yok. Ama bir yer var ki öğrenciler için bir cennet adeta. Önünde minik bir duvar çıkıntısı var, otur blog yaz hatta, öyle bir alan. İşte burada. Duvar kenarlarındaki gibi yamru yumru yazmaya gerek yok, gayet rahat bir şekilde düz yazabiliyorsunuz, üstelik de görüş mesafesinde. Ben bu fotoğrafı biraz uzaktan çektim ama öğrencinin oturduğu yerden görüş mesafesi ve yazılanlar aynen şöyle: Gayet rahat okunuyor gördüğünüz gibi. Yaz tatilinde duvarları boyamış, çeki düzen vermişlerdir herhalde ama ilk sınavda yine aynı hali alacağından hiç şüphem yok.
Bir sonraki sınav görevim gelecek hafta yapılacak olan ÜDS'de olacak ama iade edeceğim, evime, kocamın yanına gitmek istiyorum çünkü.

2 yorum:

nora dedi ki...

Ay cidden efsane sınıfmış :D

Kesin finallerden kalma o yazılar :D

Yalnız ben de merak ettim sınava giren hocalar görmüyor mu bunu? Belki sadece sınav boyunca masasında oturan bir hocanın dersi için yapmışlardır:D

Bu arada ben hep hayatım boyunca öğrenci olduğum için Ferulagocum, senin bu sınav izlenimleri yazılarına bayılıyorum... Hani direk karşı tarafın gözünden görmek olayı çok ilginç geliyor:D

ferulago dedi ki...

noracım, gerçekten de o sıranı diğer tarafında olmak çok değişik bir şey, bakarsın sen de geçersin o tarafa belli mi olur? Kendimi bir an Star Wars'da karanlık taraftan bahsediyor gibi hissettim nedense :)