2 Eylül 2009 Çarşamba

Özlü sözler

Dünden beri üstümde bir kırıklık, bir halsizlik var. Geleceğini tahmin ettiğim nezleden kaçmak için eve erken döndüm, belki beni fakültede bulamaz da başka yere gider diye ama olmadı. Eve kadar takip etti beni. Ben de uyur gibi yapayım belki bekler bekler gider dedim. Dünden beri kah oraya kah buraya devrile devrile yatıyorum. Kah televizyon seyrediyorum, kah uyukluyorum. Nezleyi hala püskürtmeye çalışıyorum o yüzden bu gün de fakülteye gitmedim. Daha doğrusu sabah bir türlü gözlerimi açamadığım için gidemedim. Bugün de dinlenirsem zımba gibi olurum umarım.

Televizyon karşısında oraya zapla, buraya bak derken iyice içim sıkıldı. Gündüz programları benim için kabus gibi. Evkadınları ne yapıyor, nasıl vakit geçiriyor bilemiyorum ve helal diyorum onlara. Ben de bu arada yatmaktan sıkıldığım zamanlarda ne zamandır elden geçirmem gereken torbaları ve içlerine tıktığım dağınıklığı toparlayayım dedim ve dinlene dinlene koca bir torba çöp çıkardım. Şimdi yine dinlenme vakti.

Televizyonlarda denk geldiğim 1-2 özlü söz var, sizlerde de paylaşayım istedim. İlki dün akşam seyrettiğim National Geographic kanalından. Avustralya'daki cankurtaranlar hakkında bir programdı. Zap yaparken takıldım, kısa süre sonra başka kanallara doğru yola çıkmıştım bile ama bir sahne ve söylenen bir cümle beni çok etkiledi.

Sahnede cankurtaranlar bir anaokulunu ziyaret ediyorlar. Kış döneminde okulları ziyaret eder ve çocukları bilgilendirirlermiş hep zaten. Cankurtaranlardan biri eğitim sonrası şöyle diyor (eğitim dediğim de maskot cankurtaranla birlikte yaptıkları eğlenceli bir faaliyet): "Çocuklarınızı eğitirseniz onlar da 20 yıl sonra kendi çocuklarını eğitirler". Ne kadar doğru bir söz ve bizim ülkemizde ne kadar da ihmal edilmiş. Yine herkes anne-baba olmamalı konulu yazılarıma geliyoruz. Neyse.

İkinci özlü söz sabah haberlerinden. Hangi kanal hatırlamıyorum, aynı haberi tüm kanallar verdiği için karıştırdım hangisinde duyduğumu. Konu balık avlama yasağının bitişi ve teknelerin ilk kez balığa çıkışı hakkında. Balık verimi, fiyatı, haldeki, balıkçıdaki fiyatlar derken iş balığın nasıl seçileceğine geliyor. Balıkçı diyor ki gözü şöyle olacak solungaçları böyle vs. Muhabir bu sefer de vatandaş balığı tanımıyorsa ne yapacak diye soruyor. Balıkçının cevabı: "Vatandaş balığı tanımıyorsa ne yapacak? Balıkçıyı tanıyacak".

Çok hoş :)

4 yorum:

İLKAY dedi ki...

bende önden geçmiş olsun diyeyim hastalık seni bırakmazsa kullanırsın:)
Öpüyorum.

Bayramda eminim ankara'da değilsindir ama geliyoruz vakitte bol cücelerde biraz büyüdü... Oz büyücüsünü yeniden çekeceğiz:)))
İzlemek istersen ön sırada bir yer ayarlayım sana:)))

ferulago dedi ki...

Maalesef yokum İlkaycığım. Ama hızlı treni deneiyelim derseniz her zaman bekleriz :)

GeCe dedi ki...

geçmiş olsun iki sözde çok güzeldi balıkçı da çok zekiymiş gerçekten iyi söylemiş

ferulago dedi ki...

GeCe, Karadeniz insanı :)